Yunanistan, 2023 yılında yaşanan Tempi tren kazası ile tarihinin en acı felaketlerinden birini gördü. 57 kişinin hayatını kaybettiği bu kazada, 19 yaşındaki kızı Marthi’yi kaybeden çocuk doktoru Maria Karystianou, kısa sürede ulusal bir sembole dönüştü. O, sadece bir yaslı anne değil; aynı zamanda halkın sesi haline gelen bir adalet arayışının öncüsü oldu.
Karystianou, “Yunanistan raydan çıktı ve orada kaldı” sözleriyle yaşananların sembolü haline geldi. Bu ifade, yalnızca demiryolu sisteminin değil, ülkenin siyasi yapısının da çürümüşlüğünü anlatıyordu. Halk, onun duruşunda temiz siyaset, dürüstlük ve değişim isteğini buldu.
Adalet Arayışı, Halk Hareketine Dönüştü
Tempi Kurbanlarının Yakınları Derneği’nin başkanı olan Karystianou, kayıpların hesabının sorulması için yürüttüğü kampanyalarla ülke gündeminde geniş yer buldu. Kurduğu dernek, yalnızca adalet talebi değil, aynı zamanda toplumsal uyanışın da merkezi haline geldi.
Gittikçe artan destek, siyasete atılacağı yönündeki söylentileri güçlendirdi. Ancak Karystianou bu konuda açık bir yanıt vermedi. Yine de anket sonuçları, onun liderliğinde kurulacak bir hareketin yüzde 25’lere ulaşabileceğini gösteriyor. Bu oran, Yunanistan’da mevcut partilere duyulan güvensizliğin ne kadar derin olduğunu kanıtlıyor.
Halk Yeni Bir Ses Arıyor
Başbakan Kyriakos Mitsotakis liderliğindeki Yeni Demokrasi Partisi’nin desteği düşerken, muhalefet de dağınık bir görüntü sergiliyor. Uzmanlara göre Karystianou, “parti dışı” bir figür olarak siyasette yeni bir dönemi başlatabilir.
Atina Üniversitesi’nden siyaset bilimci Lamprini Rori, “Tempi protestoları, hükümetin beceriksizliğine karşı bir umutsuzluk çığlığıydı” diyerek bu hareketin halkın öfkesinden doğduğunu vurguluyor.
“Bu Devletin İşlediği Bir Suç”
Kazanın ardından yapılan araştırmalar, demiryolu ağının kötü yönetimi, yetersiz bakım ve teknik ihmalleri gün yüzüne çıkardı. Uzmanlar, sistemdeki çürümenin kazayı kaçınılmaz hale getirdiğini söylüyor. Demokritos Üniversitesi’nden Costas Eleftheriou, “Bu devletin işlediği bir suç. Hâlâ açık bir yara” diyerek hükümetin sorumluluğunu hatırlatıyor.
Anketlere göre Yunan halkının çoğu, hükümetin kazanın gerçek boyutunu gizlediğine inanıyor. Buna rağmen hükümet, anayasal dokunulmazlık gerekçesiyle eski ulaştırma bakanlarına yönelik soruşturma açmayı reddetti. Bu durum, toplumda adalet duygusunu daha da sarstı.
Yas Tutmaktan Umuda
Karystianou’nun mücadelesi yalnızca mahkeme salonlarında değil, sokaklarda da yankı buldu. Protestolar, konserler ve uluslararası etkinlikler düzenlenerek Tempi kurbanlarının sesi duyuruldu. Halktan ve hatta milletvekillerinden gelen “Parti kur, yanında olalım” çağrıları, toplumsal değişim isteğinin bir göstergesi haline geldi.
ENA düşünce kuruluşundan Eleftheriou, bu desteği şöyle yorumluyor: “Toplum, kurban yakınlarını kendinden biri olarak görüyor. Onların mücadelesi halkın vicdanı haline geldi.”
Parlamento Önünde Direniş
Kazazedelerin aileleri, olayın aydınlatılması için aylarca açlık grevi yaptı, parlamento önünde nöbet tuttu. 57 kurbanın ismini her gece aynı saatte okuyan gönüllüler, adaletin sağlanması için mücadele etmeyi sürdürdü. Ancak hükümetin bu eylemleri yasaklama girişimi, halkın tepkisini daha da artırdı.
Makedonya Üniversitesi’nden Iannis Konstantinidis, “Bu hareket, hükümetin yetersizliğini görünür kıldı. Ahlaki üstünlükleriyle siyasi güç kazandılar” diyor. Fakat aynı zamanda, siyasete girerlerse “deneyim eksikliğinin” zorluk yaratabileceğini de belirtiyor.
Siyasette Yeni Dönem Sinyali
Yunanistan’da yalnızca Karystianou değil, eski liderler de yeni siyasi girişimlerin eşiğinde. Eski başbakan Alexis Tsipras, istifasının ardından yeni bir parti hazırlığında. Sağ kanatta ise Antonis Samaras, “Trump tarzı” bir hareket kurmayı planlıyor.
Ancak sokaktaki halk için asıl mesele, “kim yönetecek” değil, “kimin gerçekten adalet isteyeceği.” Bu noktada Maria Karystianou, halkın vicdanında çoktan özel bir yere sahip.
Onun hikâyesi, bir annenin yasından doğan siyasi cesaretin öyküsü. Belki de Yunanistan’ın geleceğini değiştirecek ilk kıvılcım, tam da bu acıdan doğacak.
