Yeni yayımlanan veriler, Amerika Birleşik Devletleri‘ne yönelik Avustralyalı turist ziyaretlerinde Covid-19 pandemisinden bu yana en büyük düşüşün yaşandığını ortaya koydu. Üstelik bu durum sadece turist sayısındaki azalmayla sınırlı değil. Dünya artık yalnızca ABD’yi ziyaret etmekten vazgeçmiyor; aynı zamanda onu hayal etmeyi de bırakıyor.
Amerika’nın Karanlık Yüzü: Ziyaretçiler İçin Korku Dolu Bir Deneyim
Özellikle son dönemde, Amerika‘yı ziyaret eden turistlerin maruz kaldığı muameleler ciddi endişelere yol açıyor. Yabancı uyruklu bireyler sokaklardan toplanıyor, sınır kontrollerinde keyfi şekilde gözaltına alınıyor. Avrupa Birliği yetkilileri, olası sosyal medya taramalarına karşı artık yanlarında özel telefonlar taşıyor. Sınırda yaşanabilecek muameleler öngörülemez hale geldi ve bazı senaryolar, Hollywood’un distopik filmlerinden farksız görünüyor.
Tüm bunlar, Amerika’nın bir zamanlar savunduğu ifade özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü ilkeleriyle çelişiyor. Eskiden özgürlüğün ve demokrasinin bayraktarlığını yapan ülke, artık kendi gerçeklerinden uzaklaşmış bir tablo sergiliyor.
Turistik Cazibe Yerine Endişe ve Kaçınma
Bir zamanlar, “Broadway’de Hamilton‘ı izleyin!”, “Burning Man’da özgürlüğü yaşayın!” gibi sloganlarla cazibe merkezi olan Amerika, şimdi turistler için bir risk unsuru haline gelmiş durumda. Özellikle sanat, mimari ve kültürel deneyimler için Amerika’ya akın eden Avustralyalılar, son dönemde seyahatlerini iptal etmeye başladı.
Örneğin, bir Avustralyalının sınırda çalışmak için geçerli vizesi olmasına rağmen aşağılayıcı ifadelerle sorgulandığı ve sınır görevlilerinin “Trump geri döndü” diyerek övündüğü iddiaları büyük yankı uyandırdı. Benzer hikâyeler Kanada ve İngiltere gibi ülkelerde de yayılıyor.
Akademisyenler ve LGBTQIA+ Toplulukları Amerika’dan Uzaklaşıyor
Trump yönetiminin etkileri yalnızca turistlerle sınırlı kalmıyor. Avustralyalı akademisyenler, bazı projelerin Trump yönetiminin sağcı politik ajandasına uymadığı gerekçesiyle fonlarının kesildiğini bildiriyor. Akademik özgürlüğün zarar görmesi, uluslararası konferanslara katılımın azalmasına ve “uzaktan bağlantı” yönteminin tercih edilmesine yol açtı.
Öte yandan, Victoria eyaletinin LGBTQIA+ komiseri Joe Ball, Amerika’ya seyahat etmemenin daha güvenli olacağını açıkladı ve kişisel seyahat planlarını iptal ettiğini duyurdu. Avustralya hükümeti de Smartraveller platformunda ABD’ye yönelik seyahat uyarılarını güncelleyerek vatandaşları sınırda yaşanabilecek olası sorunlara karşı uyardı.
Amerika’nın Kültürel Liderliği Çöküyor Mu?
Turizmdeki düşüş ve kültürel ilişkilerdeki soğuma yalnızca ekonomik kayıplara değil, daha büyük bir değerin yitimine işaret ediyor: Amerikan kültürel liderliğinin zayıflamasına.
Eskiden Amerika, sanat ve kültür yoluyla özgürlük, bireysellik ve ifade hakkı gibi kavramları dünya çapında temsil ederdi. Broadway’den Hollywood’a, Stephen Sondheim’ın müzikallerinden Rachel Carson’ın çevre hareketlerine kadar pek çok kültürel üretim bu değerleri yüceltirdi. Ancak günümüzde, bu kültürel miras sessizleşiyor.
Melbourne’de sahnelenen “Follies” müzikalini izleyen bir izleyicinin ifade ettiği gibi, Amerikan kültürel hegemonyası artık sorgulanıyor. Bireysel özgürlük ve toplumsal sorumluluk gibi temaları işleyen Amerikan eserleri, yeni dönemde eski etkilerini kaybediyor.
Dünya Amerika’yı Hayal Etmekten Vazgeçiyor
Bir zamanlar dünya, Amerika’nın değerlerini ve özgürlük anlayışını sorgulamak ve örnek almak için yarışırdı. Ancak bugün, Amerikan sınırlarında turistlere yönelik sert uygulamalar, akademik projelerin sansürlenmesi ve sosyal medya paylaşımlarının bile risk faktörü haline gelmesi, bu hayal gücünün yerini korkuya bırakıyor.
Üstelik bu değişim yalnızca politika yapıcılar tarafından değil, sıradan insanlar tarafından da hissediliyor. Artık sadece ziyaretler iptal edilmiyor; Amerika hayallerden de siliniyor.