Gezi Parkı eylemleri kapsamında yürütülen soruşturma, 12 yıl sonra yeniden gündeme geldi. Bu kapsamda 27 Ocak’ta tutuklanan Ayşe Barım, yaklaşık sekiz ay süren tutukluluk sürecinin ardından tahliye edilmişti. Ancak özgürlüğüne kavuşmasından sadece bir gün sonra hakkında yeniden tutuklama kararı verilmişti. Bugün gelen yeni karar, uzun süredir tartışılan bu dosyada önemli bir dönüm noktası oluşturdu.
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, Adli Tıp Kurumu (ATK) raporunu dikkate alarak yeniden tutuklama kararını kaldırdı. Mahkeme, Barım’ın sağlık durumunun cezaevi koşullarında kalmaya elverişli olmadığını belirterek adli kontrol tedbirlerinin yeterli olacağına hükmetti.
Adli Tıp Kurumu’nun Raporu Belirleyici Oldu
Adli Tıp Kurumu’nun 22 Ekim tarihli raporu, yargı sürecinde belirleyici bir unsur oldu. Raporda, Ayşe Barım’ın hastane şartlarında tedavisinin devam ettiği, mevcut sağlık durumunun cezaevi ortamında yaşamaya uygun olmadığı tespit edildi.
Ayrıca raporda, bir ay sonra yapılacak yeni tetkiklerin ardından Barım’ın sağlık durumunun yeniden değerlendirilebileceği belirtildi. Bu bulguların ardından mahkeme, yakalama emrinin kaldırılmasına ve Barım’ın adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verdi. Böylece, sağlık gerekçeleri temelinde tutuklama kararının kaldırılması, davada yargısal sürecin yönünü değiştirmiş oldu.
Adli Kontrol Şartları Devam Edecek
Mahkeme, “konutu terk etmeme” ve “yurt dışı çıkış yasağı” şeklinde iki temel adli kontrol tedbirinin uygulanmaya devam edeceğini belirtti.
Bu karar, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından daha önce alınan tahliye kararının gerekçeleriyle paralellik gösteriyor. Mahkeme o dönem, beyin ve kalp rahatsızlıkları, anevrizma tespitleri ve tıbbi raporlar ışığında tutukluluğun devamının Barım’ın sağlığı açısından risk oluşturduğunu belirtmişti.
Savcılığın karara yaptığı itiraz üzerine dosya İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiş ve yeniden tutuklama kararı verilmişti. Ancak Adli Tıp raporu sonrasında bu karar da ortadan kaldırıldı.
Kimdir Ayşe Barım?
Ayşe Barım, uzun yıllardır müzik sektöründe tanınan bir menajer.
Kamuoyunda birçok ünlü sanatçıyla çalıştığı bilinen Barım, Gezi Parkı eylemleri döneminde sanatçıları protestolara yönlendirdiği iddiasıyla suçlanmıştı.
Hakkında hazırlanan iddianamede, “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüse yardım etme” suçlaması yer aldı.
Savcılık, Barım hakkında 22 yıl 6 aydan 30 yıla kadar hapis cezası talep etmiş, dava dosyası İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti.
Davanın ilk duruşması 7 Temmuz’da yapılmış, mahkeme tutukluluğun devamına karar vermişti. Ancak sağlık durumu giderek kötüleşen Barım için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, Adli Tıp Kurumu’ndan değerlendirme istemişti.
Sağlık Durumu ve Yaşam Hakkı Vurgusu
Barım’ın durumu, sadece hukuki bir dosya olmanın ötesine geçerek insan hakları tartışmalarının odağına yerleşti.
İnsan hakları savunucuları ve bazı hukukçular, sağlık gerekçelerine rağmen verilen yeniden tutuklama kararını, “yaşam hakkının ihlali” olarak değerlendirdi.
Adli Tıp raporunun ortaya koyduğu tespitler, bu tartışmalara yanıt niteliğinde kabul edildi.
Raporda yer alan “cezaevi koşullarında kalmasının uygun olmadığı” ifadesi, mahkeme kararını doğrudan etkileyen temel unsur oldu.
Yargı, bu tespiti dikkate alarak tutuklamanın adli kontrol tedbiriyle değiştirilebileceğine hükmetti.
248 Günlük Cezaevi Süreci
Ayşe Barım, 27 Ocak 2025 tarihinde tutuklandı ve 248 gün boyunca cezaevinde kaldı. Bu süre içinde ciddi sağlık sorunları yaşadı.
Beyin damarlarındaki anevrizma riski nedeniyle sürekli tedavi altında olan Barım, cezaevi süresince birçok kez hastaneye kaldırıldı.
Tahliye edilmesinin ardından yalnızca bir gün sonra hakkında yeniden yakalama kararı verilmesi, hem kamuoyunda hem de hukuk çevrelerinde tepkilere neden olmuştu.
Şimdi ise ATK raporu doğrultusunda kararın kaldırılması, dosyanın seyrinde hukuki bir denge unsuru olarak görülüyor.
Gezi Parkı Davalarında Yeni Bir Sayfa
Bu gelişme, Gezi Parkı soruşturmalarının genel seyri açısından da dikkat çekici.
12 yıl sonra yeniden gündeme gelen davalar, hem siyasi hem de toplumsal açıdan önemli bir tartışma konusu.
Ayşe Barım’ın serbest kalması, hukuk çevreleri tarafından sağlık hakkı, yaşam hakkı ve adaletin insani boyutu açısından önemli bir örnek olarak değerlendiriliyor.
Barım’ın yargı süreci devam ederken, kamuoyu kararı “adil yargılama ve insan onuru ilkesi” kapsamında yakından izliyor.
