İngiltere Kilisesi, kökleri Roma İmparatorluğu dönemine dayanan en köklü dini kurumlardan biri olarak, tarihinde ilk kez bir kadını başpiskopos olarak atadı. İngiltere hükümetinin açıkladığı karara göre, Canterbury Başpiskoposu görevine Sarah Mullally getirildi. Bu atama, kilise tarihinde bir dönüm noktası olarak görülüyor.
Tarihi Atama Kral 3. Charles Tarafından Onaylandı
İngiltere hükümeti, yılın başlarında yaşanan bir taciz skandalı nedeniyle görevinden istifa eden Justin Welby’nin yerine geçecek ismin belirlendiğini duyurdu. Adaylığı hükümetin kurduğu komite tarafından önerilen Sarah Mullally’nin başpiskoposluğu, Kral 3. Charles’ın onayıyla kesinleşti.
Mullally, yaptığı ilk açıklamada, bu görevin “büyük bir sorumluluk” taşıdığını ifade etti. Ancak aynı zamanda “Tanrı’nın kendisini bu yolda destekleyeceğine dair büyük bir huzur ve güven” hissettiğini belirtti.
Başbakan Starmer’dan Destek Mesajı
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, tarihi atamadan duyduğu memnuniyeti dile getirerek şu ifadeleri kullandı:
“İngiltere Kilisesi bu ülke için büyük önem taşıyor. Kiliseler, katedraller, okullar ve hayır kurumları toplumumuzun dokusunun ayrılmaz bir parçasıdır. Yeni başpiskopos, ulusal hayatımızda kilit bir rol üstlenecektir.”
Starmer’ın bu sözleri, Sarah Mullally’nin yalnızca dini değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel anlamda da önemli bir görev üstleneceğini ortaya koydu.
Welby’nin İstifasıyla Başlayan Süreç
Yeni atamanın arka planında ise oldukça tartışmalı bir dönem yer alıyor. Bir önceki Canterbury Başpiskoposu Justin Welby, İngiltere Kilisesi’nin 1970’lerde yaşanan bir dizi cinsel istismar vakasını örtbas ettiği iddialarıyla sarsılan bir raporun ardından istifa etmişti.
Raporda, Welby’nin 2013 yılında kilise yetkililerinden gelen taciz bildirimlerini dikkate almadığı ortaya çıkmıştı. Bu durum, hem kilise içindeki hem de kamuoyundaki güven krizini derinleştirmişti.
Sarah Mullally Kimdir?
Yeni Başpiskopos Sarah Mullally, uzun yıllardır İngiltere Kilisesi’nde üst düzey görevlerde bulunmuş bir isim. Daha önce Londra Piskoposluğu görevini yürüten Mullally, aynı zamanda sağlık alanında da geçmişe sahip bir lider. Bir dönem hemşirelik yapan ve sağlık yönetimi alanında çalışmalarda bulunan Mullally, bu deneyimini kilisedeki sosyal projelere de yansıtmıştı.
Onun atanması, kadınların kilise yönetiminde daha aktif rol alması için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Zira İngiltere Kilisesi’nde kadınların başpiskoposluk gibi en üst düzey görevlere atanması bugüne kadar gerçekleşmemişti.
Kadınların Kilisede Yükselişi
İngiltere Kilisesi, uzun yıllar boyunca kadınların dini liderlik görevlerinde sınırlı bir konumda kalması nedeniyle eleştiriliyordu. Ancak 1990’lardan itibaren kadınların rahip ve piskopos olmasının önünü açan reformlarla birlikte bu durum değişmeye başladı.
Mullally’nin Canterbury Başpiskoposluğu’na getirilmesi, bu reformların zirve noktası olarak kabul ediliyor.
Toplumsal Etkiler
Uzmanlara göre bu atama yalnızca dini bir karar değil; aynı zamanda İngiltere’de kadınların eşitlik mücadelesi açısından da simgesel bir anlam taşıyor. Kilise, milyonlarca kişiye yön veren bir kurum olarak kadınların liderliğini benimseyerek, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda da güçlü bir mesaj vermiş oldu.
Tarihi Dönüm Noktası
İngiltere Kilisesi’nin başına ilk kez bir kadının atanması, sadece dini çevrelerde değil, siyaset ve toplum genelinde de yankı uyandırdı. Birçok yorumcu, bu kararın kiliseyi daha kapsayıcı ve modern bir yapıya dönüştüreceğini ifade ediyor.
Mullally’nin görev süresince kilisenin güven kaybını telafi etmek, istismar skandallarının gölgesinden çıkmak ve toplumsal sorunlara daha aktif çözümler üretmek gibi büyük sorumluluklar üstleneceği belirtiliyor.