Amazon Prime Video’nun yeni dizisi Étoile, ilk bakışta 80’lerin efsanesi Fame havası yaratacak gibi gözükse de, birkaç adımda tökezleyerek yere çakılıyor. Amy Sherman-Palladino ve Daniel Palladino gibi deneyimli isimlerin imzasını taşıyan yapım, büyük bir potansiyele sahipken ne yazık ki yolunu kaybediyor.
Güçlü Bir Başlangıç Beklerken Hayal Kırıklığı
İlk sahnelerde Étoile, dans dünyasına enerjik bir bakış sunacak gibi görünüyordu. Paris’teki Le Ballet National ve New York’taki Metropolitan Ballet Theater, pandemi sonrası hayatta kalmak için dansçı ve koreograf değişim programı başlatıyor. Bu başlangıç, klasik sanat ile modern dünyanın çatışmasını eğlenceli bir şekilde işleme potansiyeline sahipti. Ancak dizi, tutarsız tonu ve dağınık anlatımıyla bu şansı hızla heba ediyor.
Zayıf Karakterler ve İkna Edici Olmayan Performanslar
Başrolde yer alan Charlotte Gainsbourg, ilk televizyon performansında oldukça yapay bir duruş sergiliyor. New York merkezinin başındaki Jack karakterine ise Luke Kirby hayat veriyor, ancak onun hikâyeye katmak istediği duygusal ağırlık havada kalıyor. En abartılı performans ise Simon Callow‘dan geliyor. Crispin Shamblee karakteriyle neredeyse karikatürize bir kötü adam çiziyor ve sahneleri izlerken seyircide istemsiz bir rahatsızlık yaratıyor.
Yarım Kalmış Mizah ve Kırık Dram
Étoile, ne tam bir komedi ne de gerçek bir dram olabiliyor. Her bölümde birkaç esprili diyalog bulunsa da bunlar diziyi kurtarmaya yetmiyor. Satirik olmaya çalışan sahneler – özellikle “etsiz şampanya kadehleri” gibi detaylar – esasında sert eleştiriler yerine naif dokunuşlar sunuyor. Bu yüzden dizi, izleyicide ciddi bir duygusal bağ kurmayı başaramıyor.
Hikâyeye Zorla Eklenmiş Abartılı Unsurlar
Dizi boyunca karşılaşılan saçma detaylar – örneğin, kırmızı kostümü yüzünden baş dansçının gözüne bakmaması gereken bir boğa sahnesi – Étoile’ün inandırıcılığını daha da zedeliyor. Gerçekçi bir dans dünyası hikâyesi yerine, yapay ve zorlama sahnelerle dolu bir kurgu sunuluyor.
Cheyenne Karakteri ve İsraf Edilen Potansiyel
Başarılı dansçı Cheyenne Toussaint (Lou de Laâge) dizinin merkezindeki karakterlerden biri. Onun doğaya duyarlı, asi kişiliği ve çevreci mücadeleleri, hikâyeye derinlik katabilirdi. Ancak karakterin sürekli öfke patlamaları, izleyicinin empati kurmasını neredeyse imkânsız hale getiriyor. Her sahnede aşırıya kaçan tepkiler, dramatik etki yaratmak yerine yorgunluk hissi uyandırıyor.
Dans Dünyasının Gerçek Ruhu Yansıtılamadı
Amy Sherman-Palladino‘nun geçmişte bir balerin olması, dansa olan sevgisini açıkça hissettiriyor. Ancak bu sevgi, dizinin eleştirel yönünü köreltiyor. Étoile, hem dans sanatının ciddiyetini hem de sanat dünyasının karşılaştığı zorlukları işlemekten çok, yüzeyde gezinen ve risk almayan bir hikâye sunuyor.
Sonuç: Sahne Işığı Altında Sönmüş Bir Hayal
Étoile, harika bir çıkış yapabilecek bir hikâye vaadiyle yola çıksa da ne tarzını ne de tonunu bulabiliyor. Tüm bölümler boyunca oyuncular sanki farklı dizilerde oynuyormuş gibi hissettiriyor. Dans tutkusunu ve sahne arkasındaki mücadeleyi gerçekçi bir şekilde anlatmak yerine, karışık ve uyumsuz bir tablo çiziyor. Étoile, dansı sevenleri heyecanlandıracak bir eser olmayı başaramıyor ve nihayetinde sahnede yere çakılıyor.