Dünya yörüngesinde her geçen yıl artan mega uydu takımyıldızları, gökbilimcilerin uzun süredir dile getirdiği bir endişeyi artık kritik bir düzeye taşıdı. Yeni bir araştırma, özellikle internet sağlayıcı şirketlerin fırlattığı binlerce uydu nedeniyle uzay tabanlı astronominin ciddi biçimde tehdit altında olduğunu ortaya koyuyor. Nature dergisinde yayımlanan “Satellite megaconstellations will threaten space-based astronomy” başlıklı çalışma, gelecekte teleskop görüntülerinin büyük kısmının uydu ışık izleriyle “kirlenebileceğini” vurguluyor.
Araştırmacılar, özellikle SpaceX Starlink, Amazon Kuiper ve diğer uydu ağlarının tamamlanması hâlinde yalnızca Dünya’dan yapılan gözlemlerin değil, uzay teleskoplarının bile ciddi parazitlerle karşılaşacağını belirtiyor. Bu durum, evrenin derinliklerine uzanan bilimsel araştırmalar için geri dönüşü zor bir risk oluşturuyor.
Uydu Sayısı Kontrolden Çıkıyor: 2040’a Kadar Yarım Milyon Uydu!
Son yıllarda SpaceX ve benzeri şirketler, küresel internet hizmetlerini genişletmek amacıyla binlerce uydu fırlattı. ABD Federal İletişim Kurulu’na sunulan başvurular, şirketlerin 2040 yılına kadar yarım milyon uyduyu yörüngeye göndermeyi planladığını gösteriyor.
Bu sayı, gökbilimcilerin karşı karşıya kaldığı sorunun yalnızca başlangıç olduğunu ortaya koyuyor. Çünkü uyduların parlak yüzeyleri, hem uzun pozlama tekniklerini kullanan gökbilimcilerin çalışmalarını hem de son derece hassas uzay teleskoplarını doğrudan etkiliyor.
İnsan gözüyle bile zaman zaman görülebilen bu uydular, bilimsel görüntülerde daha dramatik izler bırakıyor. Bir uydu geçişi, teleskobun kaydettiği görüntünün büyük kısmında parlak çizgiler bırakabiliyor. Uydu sayısı arttıkça bu izlerin sayısı da katlanarak büyüyor.
Hubble Görüntülerinin Üçte Biri Tehdit Altında
Araştırma sonucunda ortaya çıkan en çarpıcı bulgulardan biri, büyük uydu takımyıldızları tamamlandığında Hubble Uzay Teleskobu tarafından elde edilen görüntülerin yaklaşık %33’ünün kirlenebileceği uyarısı oldu. Bu oran, Hubble’ın bilimsel kullanımı için ciddi bir engel anlamına geliyor.
Ancak asıl dramatik tablo bazı yeni teleskop projelerinde ortaya çıkıyor. Araştırmacılar, şu üç uzay teleskobu için %96’ya varan görüntü kirlenmesi olacağını belirtiyor:
- SPHEREx (Evren Tarihi Spektrofotometresi),
- ARRAKIHS (galaksi kalıntılarını araştırma misyonu),
- Xuntian (Çin’in gelişmiş uzay teleskobu).
Bu rakamlar, geleceğin gözlem teknolojilerinin bile dev uydu ağları yüzünden sağlıklı çalışamayabileceğini gösteriyor.
Neden Bu Kadar Büyük Bir Sorun? Bilimsel Gözlemler Riskte
Gökbilimciler için her görüntü, evrenin geçmişine, galaksilerin oluşum süreçlerine ve karanlık maddenin davranışına dair benzersiz veriler sunuyor. Uzay teleskopları yalnızca bilimsel değil, aynı zamanda teknik olarak son derece hassas.
Uydu geçişlerinin oluşturduğu ışık izleri:
- uzun pozlama tekniklerini bozuyor,
- ölçümlerde hatalara yol açıyor,
- bazı görüntüleri kullanılamaz hâle getiriyor,
- erken evren araştırmalarında kritik veri kaybı yaratıyor.
Bu nedenle gökbilimciler, mega takımyıldızların yalnızca “rahatsız edici bir unsur” olmadığını; bilimsel bilginin üretimini doğrudan tehdit eden bir engel hâline geldiğini vurguluyor.
Uluslararası Çabalar: Uyduların Daha Az Parlaması İçin Öneriler
Geçen yıl Uluslararası Astronomi Birliği Karanlık ve Sessiz Gökyüzü Merkezi, uydu operatörlerine yönelik bir dizi öneri yayımlamıştı. Bu öneriler arasında:
- uyduların yansıtma oranını düşürmek,
- manevra yaparken oluşan parlama efektlerini azaltmak,
- uyduları düşük ışık izine sahip malzemelerle kaplamak,
- uydu geçişlerinin teleskop gözlem saatleriyle çakışmasını engellemek gibi teknik çözümler yer alıyordu.
Yeni çalışma ise bu önerilere ek olarak çok daha kapsamlı önlemler sunuyor:
- Mega takımyıldızların yörünge yüksekliğine üst sınır getirilmesi,
- Uzayda bulunan tüm araçların —hem aktif hem emekli uyduların— konum bilgilerinin daha doğru paylaşılması,
- Uzay teleskoplarının parazitli bölgelerden kaçınabilmesi için gerçek zamanlı veri akışı sağlanması.
Araştırmacılar bu adımların hızlı şekilde uygulanmaması hâlinde önümüzdeki yılların astronomik araştırmalar için son derece zorlayıcı olacağını söylüyor.
