Kamuoyunun “uyuşturucu ve fuhuş dosyası” diye konuşmaya başladığı süreç, ilk etapta magazin sayfalarına sığacak gibi görünen bir dizi gelişmeyle patladı. Ancak sonra, beklenmedik şekilde genişledi; ünlü isimlerden televizyon dünyasına, iş insanlarından bürokrasi tartışmalarına kadar uzanan bir dalgaya dönüştü. Bu yüzden dosya, yalnızca adli bir soruşturma değil; aynı zamanda kamu vicdanını, medya etiğini ve kişisel hakları aynı anda test eden bir kriz başlığı haline geldi.
- İlk Dalga: Ünlüler Neden Gözaltına Alındı, Ne Oldu
- İkinci Dalga: Medya Dünyasına Sıçrayan Operasyon
- Mehmet Akif Ersoy Başlığı: İddialar Neden “Özel Hayat” Eleştirisine Dönüştü
- Ela Rümeysa Cebeci Neden Ayrı Bir Tartışma Yarattı
- Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’ne Uzanan İddialar
- Soylu İddiası ve Siyasi Gölge Tartışması
- “Torbacı Fenomen”, Tahliye ve Yeni Dalgalar
- “Kütüphane” İddiası: Mekânlar Üzerinden Soruşturma
- Kaç Kişi Tutuklandı, Kaç Kişi Gözaltına Alındı, Neden Eleştiri Konusu Oldu
Sürecin en çok konuşulan yönlerinden biri, gözaltı görüntülerinin yayılma biçimi oldu. Üstelik daha sonra Adli Tıp sonuçları “negatif” çıkan isimlerin de listelerde yer alması, tartışmayı bambaşka bir seviyeye taşıdı. Tam da bu nedenle “Kim neyle suçlanıyor?” sorusuna ek olarak “Bu yöntem doğru mu?” sorusu da dosyanın ayrılmaz parçası haline geldi.
İlk Dalga: Ünlüler Neden Gözaltına Alındı, Ne Oldu
Dosyanın ilk büyük kırılması, Ekim ayında 19 kişinin gözaltına alındığı haberleriyle yaşandı. Bu isimler, Adli Tıp Kurumu’na sevk edilerek kan ve saç örnekleri alınmasının ardından serbest bırakıldı. Ne var ki süreç burada bitmedi; çünkü kameraların önünde yaşanan görüntüler, insanları “masumiyet karinesi” açısından rahatsız etti.
Daha da önemlisi, sonraki haftalarda test sonuçları “negatif” çıkan bazı isimler hakkında takipsizlik kararı verildiği bilgisi gündeme geldi. Bu tablo, dosyaya yönelik eleştirileri büyüttü: “Testi temiz çıkan birinin adı neden kamuoyuna bu şekilde taşındı?” sorusu, soruşturmanın yöntemlerine yönelik ciddi bir itiraz olarak kayda geçti.
İkinci Dalga: Medya Dünyasına Sıçrayan Operasyon
Dosyanın sönümlendiği düşünülürken bu kez Aralık ayında, bir medya grubunda çalışan bazı ünlü spikerlerin gözaltına alınmasıyla yeni bir perde açıldı. Yine benzer şekilde Adli Tıp için numune alındı, ardından serbest bırakılanlar oldu. Ancak bu aşamada asıl dikkat çeken, soruşturmanın başlangıcına ilişkin farklı iddiaların dolaşıma girmesiydi.
Bu noktadan sonra soruşturma, “yalnızca birkaç isimle sınırlı bir dosya” algısından çıkarak, daha geniş bir ağ tartışmasına dönüştü. Böylece kamuoyu, dosyanın kapsamını ve soruşturmanın hangi istihbarat/veri üzerinden büyüdüğünü daha çok sorgulamaya başladı.
Mehmet Akif Ersoy Başlığı: İddialar Neden “Özel Hayat” Eleştirisine Dönüştü
Aralık ayında Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy’un da aralarında olduğu bir grubun gözaltına alındığı ve sonrasında bazı isimlerin tutuklandığı haberleri, dosyayı bambaşka bir çizgiye taşıdı. Çünkü bu aşamada iddialara “fuhuş” ve “örgüt” gibi çok daha ağır tartışmalar eklendi.
Tepkinin büyüdüğü yer tam burasıydı: Dosyada dolaşıma sokulan anlatımlar, yalnızca suç isnadı değil, aynı zamanda özel hayatın ifşası tartışmasını da doğurdu. İnsanlar bir yandan soruşturmanın ciddiyetini kabul ederken, diğer yandan “Bu ayrıntılar neden ve nasıl servis ediliyor?” sorusunu yüksek sesle sormaya başladı.
Ela Rümeysa Cebeci Neden Ayrı Bir Tartışma Yarattı
Dosyada en çok konuşulan dönemeçlerden biri de Ela Rümeysa Cebeci’nin tutuklanması oldu. Öncesinde örnekleri alınan kişiler arasında yer alan Cebeci için, daha sonra yayımlanan raporlarda farklı bir tablo ortaya çıktığı aktarıldı. Bu gelişmenin ardından Cebeci’nin adliyeye çağrılması, ifadesi ve sonrasında tutuklama kararı verilmesi, “eşit uygulama” tartışmasını büyüttü.
Kamuoyunda ayrıca Cebeci’nin iletişim trafiği, telefon içerikleri ve bu içeriklerin nasıl yansıdığına dair ciddi eleştiriler yükseldi. Burada soru, yalnızca “ne çıktı?” değil; “çıkanlar nasıl yayıldı?” sorusuydu. Dosya, bu yönüyle medya-siyaset-yargı üçgeninde hassas bir zemine oturdu.
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’ne Uzanan İddialar
Soruşturmanın konuşulduğu alan genişledikçe, Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki Dezenformasyonla Mücadele Merkezi üzerinden de tartışmalar doğdu. Bazı iddialar belirli isimler etrafında gündeme geldi, ardından istifa süreci ve karşılıklı açıklamalarla konu büyüdü.
Bu başlık, dosyanın “yalnızca magazin” olmadığını, kamu kurumlarının da tartışmanın içine çekildiğini gösterdi. Dolayısıyla soruşturma, artık hem adli hem de kurumsal bir itibar meselesine dönüştü.
Soylu İddiası ve Siyasi Gölge Tartışması
Dosyada bir noktada eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun adının geçtiği iddialar da kamuoyuna yansıdı. Soylu cephesinden gelen açıklama, iddiaların “lekeleme” ve “istismar” olduğu vurgusunu taşıyordu. Böylece soruşturmanın kamuoyundaki yankısı, siyasi tartışma alanına da taşındı.
Bu tür başlıklar, dosyanın toplumda yarattığı etkiyi artırdı; çünkü soruşturmanın sınırları netleşmedikçe, yorumlar da daha geniş bir alana yayıldı.
“Torbacı Fenomen”, Tahliye ve Yeni Dalgalar
Dosyada “fenomen” olarak anılan bir ismin itirafçı olduğu ve tahliye edildiği iddiası, soruşturmanın yöntemlerine ilişkin yeni soruları gündeme getirdi. Ardından farklı isimler hakkında yakalama kararı, bazıları için gözaltı kararı, bazıları için ise davet usulüyle savcılığa çağrı haberleri geldi.
Bu dönem, dosyanın “bitmediği”, aksine dalga dalga genişlediği bir evre olarak yorumlandı. Üstelik isim listelerinin sürekli değişmesi, kamuoyunda hem merakı hem de kaygıyı büyüttü.
“Kütüphane” İddiası: Mekânlar Üzerinden Soruşturma
Dosyanın bir diğer dikkat çekici başlığı, “Kütüphane” olarak anılan bir mekânın tartışmaların merkezine oturması oldu. Mekâna ilişkin “tabelasız”, “referansla giriş”, “çekim yasağı” gibi ayrıntılar, burayı kamuoyunda sembolik hale getirdi. Bu noktada soruşturma, kişiler kadar mekânlar üzerinden de konuşulmaya başlandı.
Bu başlık, dosyanın yalnızca bireysel kullanım iddialarıyla sınırlı kalmadığını; organizasyon, aracılık ve mahremiyet iddialarıyla daha karmaşık bir yapıya büründüğünü düşündürdü.
Kaç Kişi Tutuklandı, Kaç Kişi Gözaltına Alındı, Neden Eleştiri Konusu Oldu
Aktarılan bilgilere göre dosyada onlarca kişi hakkında gözaltı kararı verildi; bazı isimler tutuklandı, bazıları serbest bırakıldı, bazıları hakkında yakalama süreçleri gündeme geldi. Ancak dosyanın “eleştiri konusu” olmasının ana nedeni, sadece sayıların büyüklüğü değil.
En büyük itirazlar üç başlıkta toplandı:
Birincisi, Adli Tıp süreçleri devam ederken isimlerin kamuoyuna taşınması.
İkincisi, “negatif” çıkan isimlerin de listelerde yer almasıyla oluşan itibar zedelenmesi.
Üçüncüsü ise iddiaların dolaşıma sokulma biçiminin özel hayatın korunması ilkesini zedelediği düşüncesi.
Bu nedenle soruşturma bir yandan “suçla mücadele” başlığıyla ilerlerken, öte yandan “hukuk, etik ve medya sorumluluğu” tartışmasını da beraberinde sürüklüyor.
