Türkiye, özellikle Balıkesir‘in Sındırgı ilçesinde son üç aydır devam eden olağanüstü deprem hareketliliği ile sarsılıyor. Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi ve Afet Yönetim Uzmanı Doç. Dr. Bülent Özmen, bölgede kaydedilen sarsıntı sayısının dehşet verici boyutlara ulaştığını açıkladı. Sadece üç ayda 15 bini aşkın depremin yaşandığı Sındırgı, bu yoğunlukla Türkiye’de bir yılda kaydedilen ortalama deprem sayısının yaklaşık yüzde 60’ına tekabül ediyor. Bu durum, bilim camiası tarafından “deprem fırtınası” olarak değerlendiriliyor ve bölgedeki gerilimin boyutlarını gözler önüne seriyor.
İkiz Deprem ve Hibrit Özellikler: Bölgedeki Bilimsel Gözlem
Doç. Dr. Özmen, Sındırgı‘daki bu hareketliliğin temelini, 10 Ağustos ve 27 Ekim tarihlerinde meydana gelen ve her ikisi de 6,1 büyüklüğündeki ikiz depremlere dayandırıyor. Özmen, art arda, kısa zaman aralığında benzer büyüklükte depremlerin yaşanmasının “deprem fırtınası” olarak adlandırıldığını belirtti. Bu tür bir olayın sadece bir ilçede bu denli kısa sürede yaşanması, bilim camiasının ve ilgili kurumların (MTA ve AFAD) bölgede kapsamlı saha çalışmaları yürütmesine neden oldu.
Bu kadar kısa sürede ve bu büyüklükte depremlerin görülmesi Türkiye‘de oldukça nadir rastlanan bir durumdur. Yapılan incelemeler ve değerlendirmeler sonucunda, bölgede hem tektonik hareketlere hem de magma sokulumlarına bağlı bir gerilim artışı tespit edildi. Bu bağlamda, yaşanan deprem süreci hibrit özellikler gösteriyor. Özmen, 6,1 büyüklüğündeki depremlerde yüzeyde belirgin bir kırık izi görülmemesine rağmen, yerin altında ilk depremde yaklaşık 15 kilometre, ikinci depremde de benzer uzunlukta olmak üzere toplamda yaklaşık 30 kilometrelik bir kırılmanın meydana geldiğini vurguladı. Bu süreçte, yer yer 5-10 santimetrelik çökmelerin dahi oluşmuş olabileceğine dikkat çekildi.
Artçı Şok Riski ve Afet Bölgesi İlanının Önemi
Doç. Dr. Özmen, Sındırgı depremlerinin yüksek deprem riski taşıyan “Simav Fay Zonu” üzerinde meydana geldiğini aktardı. Ayrıca, Simav Fayı‘nın potansiyel olarak 7 büyüklüğüne ulaşabilecek bir deprem üretme kapasitesi bulunduğunu belirterek, bölge halkını gelecekteki riskler konusunda uyardı.
Özellikle, Sındırgı‘da yaşanan afetin ardından bölge için “Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi” ilanının yapılması, afet sonrası çalışmalar açısından büyük önem taşıyor. Özmen, bu kararın kira yardımı, geçici barınma, yıkım ve yardım çalışmalarının hızlı ve etkin şekilde yürütülmesini sağladığını; Valilik, AFAD ve ilgili bakanlıkların yetkilerini kullanabilmesi açısından kritik olduğunu söyledi.
Psikolojik Baskı ve Vatandaşlara Acil Uyarılar
Sındırgı halkının, aylardır süren artçı sarsıntılar karşısında büyük bir psikolojik baskı altında olduğunu dile getiren Doç. Dr. Özmen, vatandaşlara yönelik hayati uyarılarda bulundu. Bu süreçte sakin kalmanın çok önemli olduğunu belirten uzman, artçı şokların bir süre daha devam edebileceğinin altını çizdi.
Vatandaşların alması gereken acil önlemler şunlardır:
- Hasarlı binalara kesinlikle girilmemeli ve yakınlarında bulunulmamalı.
- Bölgedeki gelişmeleri yalnızca Balıkesir Valiliği, AFAD veya İçişleri Bakanlığı gibi resmi kanallardan takip etmek gerekir; farklı kaynaklardan gelen bilgilerin kaos yaratabileceği unutulmamalıdır.
- Henüz yapı incelemesi yapılmamış olan vatandaşların mutlaka hasar tespit başvurusunda bulunmaları gerekmektedir.
Bütün bu veriler, Sındırgı‘daki deprem fırtınasının hem bilimsel hem de sosyal açıdan yakından izlenmesi gereken ciddi bir afet olduğunu gösteriyor.
