İngiliz Kraliyet Ailesi, Buckingham Sarayı ve Kensington Sarayı gibi dünyaca ünlü simge yapılarla tanınsa da, Londra’daki gayrimenkul hakimiyeti artık başka bir kraliyet hanedanının elinde. Katar’ı yöneten Al Thani Hanedanı, başkentteki devasa yatırımlarıyla Kral Charles’ın kişisel varlıklarını geride bıraktı.
Katar’ın Londra’daki Serveti Kraliyet’i Gölgede Bıraktı
Al Thani Hanedanı’nın lideri Şeyh Tamim bin Hamad Al Thani’nin kişisel serveti 1.6 milyar sterlin olarak tahmin ediliyor. Ailenin toplam net serveti ise 2.4 milyar sterlin seviyesinde. Londra genelinde 167 bin metrekareye ulaşan bir gayrimenkul portföyüne sahip olan hanedan, şehrin en prestijli bölgelerinde emlak imparatorluğu kurdu.
Mayfair “Küçük Doha”ya Dönüştü
Hanedanın en yoğun mülk yatırımlarının bulunduğu Kuzeybatı Mayfair, bölge sakinleri tarafından artık “Little Doha” olarak adlandırılıyor. Al Thani ailesi burada, İngiltere’nin en değerli özel malikanesi dahil olmak üzere bölgenin dörtte birini elinde bulunduruyor.
4100 metrekarelik malikane, 2015 yılında 400 milyon sterlin değerindeydi. Kraliçe Elizabeth, Al Thani ailesinin aldığı Dudley House için Buckingham Sarayı’nı “oldukça sıkıcı” gösterdiğini esprili bir dille söylemişti.
Harrods’tan The Shard’a: Londra’nın Simgeleri Katar’ın Elinde
Hanedanın Londra’daki yatırımları yalnızca konutlarla sınırlı değil. 2010 yılında Harrods, Katar Yatırım Otoritesi tarafından satın alındı. Ailenin önde gelen isimleri, Maybourne Hotels aracılığıyla The Berkeley, Claridge’s, The Connaught ve The Emory gibi başkentin en prestijli otellerini işletiyor.
Şehrin simgelerinden The Shard’ın yüzde 95’i Katar devletine ait. Finans merkezi Canary Wharf’ta da Katar’ın ciddi hissesi bulunuyor. Heathrow Havaalanı’nın yüzde 20’si, süpermarket zinciri Sainsbury’s’nin ise yüzde 14.3’ü Katar’ın kontrolünde.
İngiltere’de Emlak ve Yatırım Dengesi Değişiyor
Katar Hanedanı’nın agresif yatırım stratejisi, İngiltere’deki mülkiyet dengelerini değiştiriyor. Londra’nın simgesel yapılarının ve markalarının Körfez sermayesi tarafından kontrol edilmesi, hem ekonomik hem de politik açıdan dikkat çekici bir tablo ortaya koyuyor. Uzmanlara göre bu durum, önümüzdeki yıllarda kraliyet ailesi ile Körfez monarşileri arasındaki güç dengesini yeniden şekillendirebilir.