İran’da dini lider Ayetullah Ali Hamaney’in günlerdir kamuoyu önüne çıkmaması, hem halk arasında hem de siyasi çevrelerde ciddi endişe ve spekülasyonlara yol açtı. ABD ve İsrail’in İran’a yönelik saldırıları sonrası başlayan bu sessizlik, İran tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir liderlik krizinin habercisi olabilir mi?
New York Times yazarı Farnaz Fassihi, konuyu tüm boyutlarıyla ele aldı. İranlı yetkililer, Hamaney’in sağlık durumuyla ilgili bilgi vermekten kaçınırken, halk “Hamaney nerede?” sorusunu sormaya devam ediyor.
Devlet Yetkilileri Sessiz, Kamuoyu Kaygılı
İran devlet televizyonunda yayınlanan bir programda, Hamaney’in Arşivler Ofisi Başkanı Mehdi Fazaeli, liderin durumu hakkında gelen soruya açık yanıt vermekten kaçındı. Fazaeli sadece, “Dua edelim. Güvenlik birimleri görevlerini yerine getiriyor” diyerek kamuoyunu oyalamakla yetindi.
Ancak İran’ın en üst düzey karar vericisinin, ülkenin tarihindeki en kritik haftalardan birinde ortadan kaybolması, akıllara çok daha ciddi ihtimalleri getiriyor:
Hasta mı? Suikasta mı uğradı? Yoksa hayatını mı kaybetti?
Bir Haftalık Sessizlik, Neler Yaşandı?
Hamaney’in ortadan kaybolduğu süreçte İran ve ABD-İsrail hattında çok kritik gelişmeler yaşandı:
- ABD, İran’ın üç nükleer tesisini bombaladı.
- İran, Katar’daki bir ABD üssünü balistik füzeyle vurdu.
- İsrail ve İran arasında ateşkes sağlandı.
Tüm bu adımlar, normal şartlarda yalnızca Hamaney’in onayıyla gerçekleşebilecek askeri ve diplomatik hamlelerdi. Ancak ortada ne bir açıklama ne de bir görüntü var. Yetkililer ise Hamaney’in, olası suikast tehdidine karşı yeraltında bir sığınakta saklandığını öne sürüyor.
Güç Mücadelesi Başladı mı?
İran hükümeti içindeki dört üst düzey yetkiliye dayandırılan bilgiye göre, Hamaney’in yokluğunda, hem siyasette hem orduda farklı klikler arasında güç savaşları başladı. Özellikle nükleer program, ABD ile ilişkiler ve İsrail politikaları gibi başlıklarda görüş ayrılıkları derinleşti.
Bu süreçte öne çıkan isim ise Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan oldu. Pezeşkiyan, Yargı Başkanı Ejei ve Genelkurmay Başkanı Musevi ile birlikte daha ılımlı ve diplomatik bir çizgiyi savunuyor. Özellikle Katar Emiri’nin ve Donald Trump’ın devreye girmesiyle sağlanan ateşkeste, bu ekibin etkisi olduğu belirtiliyor.
Hamaney’e Suikast İddiaları
İran Devrim Muhafızları’nın eski komutanı General Yahya Safavi’nin oğlu ve siyasi danışman Hamzeh Safavi, İsrail’in Hamaney’e suikast düzenleme ihtimalini ciddi şekilde değerlendirdiklerini söyledi. Bu nedenle elektronik iletişimlerin kısıtlandığını, liderin güvenliği için “olağanüstü önlemler” alındığını açıkladı.
Ancak İran halkı, liderlerini görmek veya en azından sesini duymak istiyor. Sosyal medyada “Hamaney olmadan bu savaşı kazandığımızı hissedemeyiz” şeklindeki yorumlar dikkat çekiyor.
Eğer Gerçekten Hayatını Kaybettiyse…
Khaneman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mohsen Khalifeh, “Eğer hayatını kaybettiyse, bu İran tarihinin en büyük cenaze töreni olur” diyerek, halkın hem merak hem de korku içinde beklediğini ifade etti.
Hamaney aynı zamanda İran Silahlı Kuvvetleri’nin başkomutanı. Onun yokluğu, yalnızca dini liderlik açısından değil, askeri ve siyasi yapı açısından da boşluk yaratıyor.
İran’da Sembollerle Güç Gösterisi
İran yönetimi bir yandan Hamaney’in yokluğuna dair sessizliğini korurken, diğer yandan milliyetçi duyguları körükleyerek iktidarını pekiştirmeye çalışıyor. Tahran’daki Azadi Meydanı’nda düzenlenen açık hava konseri ve sonrasında yapılan ışık gösterisi, devletin hâlâ kontrolü elinde tuttuğu mesajını veriyor.
Uluslararası Endişe: Aşura Törenine Kadar Görünmezse…
Chatham House Orta Doğu Direktörü Sanam Vakil, Hamaney’in kayboluşunu “İran’ın aşırı güvenlikçi yönetim refleksi” olarak yorumlarken, bir uyarıda bulundu:
“Eğer Hamaney’i Muharrem ayındaki Aşura törenine kadar göremezsek, bu çok ciddi bir krizin habercisi olur. Mutlaka kamuoyu önüne çıkmalı.”