Stephen King, romanından uyarlanan The Long Walk filmi için yapım ekibine çok net bir uyarıda bulundu: Gençlerin vurulma anları gösterilmezse bu işe kalkışmayın.
Distopik Bir Gerçekliğin Perdede Yüzleşmesi
1979 tarihli Stephen King romanı The Long Walk, uzun süredir hayranlar tarafından beyazperdeye uyarlanması beklenen kült eserlerden biriydi. Ve sonunda Lionsgate tarafından yapımı üstlenilen film, 12 Eylül’de ABD’de vizyona girmeye hazırlanıyor. Ancak uyarlama süreci, alışıldık bir edebiyat-sinema geçişinden çok daha sarsıcı bir tartışmanın merkezinde gelişti. Çünkü Stephen King, yapımcı ve yönetmene oldukça net bir şart koştu.
King’den Sert Uyarı: “Kan Yoksa Film de Yok”
Usta yazar, The Times of London gazetesine verdiği röportajda süper kahraman filmlerindeki şiddetin steril sunumunu eleştirerek şunları söyledi:
“Bir süper kötü adam bütün şehir bloklarını yok ediyor ama ortalıkta hiç kan yok. Bu büyük bir hata. Hatta neredeyse pornografik bir hata.”
İşte bu yaklaşıma tamamen karşı olan King, senarist JT Mollner ve yönetmen Francis Lawrence’tan net bir talepte bulundu: “Eğer gençlerin infaz edildiği anları göstermeyecekseniz hiç uğraşmayın.”
Yapım ekibi ise bu çağrıya kulak vererek, romanın sertliğini koruyan ve izleyiciye duygusal olarak tokat gibi çarpan bir sinema deneyimi yaratmaya odaklandı.
The Long Walk: Kurallar Basit, Sonuç Ölümcül
Filmin hikayesi, alternatif bir Amerika‘da geçiyor. Her yıl düzenlenen ölümcül yürüyüş yarışmasında 100 genç erkek yola çıkıyor. Kurallar net: Yürüyüşü bırakan anında infaz ediliyor. Yarışma sonunda sadece bir kişi hayatta kalıyor ve ödüllendiriliyor. Ancak bu ödül, yol boyunca yaşanan dehşet, psikolojik çöküş, kanlı infazlar ve sistemin acımasızlığı düşünüldüğünde büyük bir bedel karşılığı kazanılıyor.
Lionsgate’ten Cesur Bir Uyarlama
Lionsgate, bu yılki Comic-Con etkinliğinde filmin ilk 20 dakikasını özel bir gösterimle izleyicilere sundu. Gösterimin ardından konuşan senarist JT Mollner, Stephen King’in mirasına sadık kalma konusunda ciddi çaba sarf ettiklerini vurguladı.
“King o dönemde Vietnam Savaşı’nın ruhunu yansıtıyordu ama hikâyenin anlamı zamanlar üstü. Biz de bu umutsuzluğu, korkuyu ve aynı zamanda dostluk ve sevgiyi de korumak istedik.”
Mollner, stüdyonun verdiği yaratıcı özgürlüğe de özellikle değindi:
“Bu film yanlış bir stüdyonun eline geçseydi, bütün dişleri çekilmiş bir versiyona dönüşebilirdi. Lionsgate bize bu sertliği yansıtma özgürlüğünü verdi ve bu nedenle minnettarız.”
Eleştirmenlerden Oscar Yorumu
Henüz vizyona girmemiş olmasına rağmen The Long Walk, festival gösterimlerinde oldukça güçlü tepkiler aldı. Özellikle genç oyuncuların performansları öne çıkarken, bazı eleştirmenler bu oyuncuların Oscar adaylıklarına kadar uzanabilecek bir potansiyele sahip olduğunu dile getirdi. “Bu kadar genç oyuncuların bu derece duygusal ve fiziksel yoğunlukla rol yapabilmeleri, kolay kolay görülmez” şeklindeki yorumlar, filmin yaratacağı etkiyi şimdiden ortaya koyuyor.
Kan, Şiddet ve Gerçekçilik: King’in İmzalı Manifestosu
Stephen King’in bu projeye verdiği önem, sadece bir yazara ait koruma refleksi değil. Aynı zamanda şiddetin sinemada nasıl gösterilmesi gerektiğine dair açık bir etik ve sanatsal duruş. Kanın gösterilmediği bir şiddet sunumunun, yaşanan acının gerçekliğini bastırdığını savunan King, sinema dünyasına da dolaylı bir manifesto sunmuş oldu.