New York’un Hudson Vadisi’nde yer alan ünlü açık hava heykel parkı Storm King, 53 milyon dolarlık kapsamlı bir yenileme çalışmasının ardından yeniden kapılarını açtı. Modern sanatın devleri Alexander Calder, Andy Goldsworthy ve Isamu Noguchi’nin eserleriyle dolup taşan bu sanat vahası, artık sadece eserleriyle değil, doğaya entegre mimarisiyle de nefes kesiyor.
Parkın direktörü Nora Lawrence’ın deyimiyle, “Portatif tuvaletlerden devrim niteliğinde bir dönüşüme” sahne olan Storm King, yeni ziyaretçi giriş alanı, doğayla iç içe ahşap yapılar ve sürdürülebilir altyapısıyla dikkat çekiyor.
Heykeller Arasında Doğal Bir Ritüel: Manzaralı Tuvalet Deneyimi
Ziyaretçilerin artık karşılaştığı ilk yapı, açık hava lobisine açılan kıvrımlı, ahşap panelli bir tuvalet bloğu. Japon tapınaklarındaki arınma alanlarından esinlenerek tasarlanan yapıda, doğrudan bataklık manzarasına açılan panjurlar, üstü açık beton lavabolar ve ahşap kabinler yer alıyor. Bu alan sadece bir ihtiyaç giderme noktası değil, doğayla temas kurulan meditatif bir alan olarak işlev görüyor.
Altyapı Eksikliği Tarih Oldu
1960 yılında, moloz ve çakıl yığınlarıyla kaplı bir arazide kurulan Storm King, uzun yıllar boyunca elektrik, su ve altyapıdan yoksun bir mekân olarak varlığını sürdürdü. Ancak yılda yaklaşık 200 bin ziyaretçiyi ağırlayan park için bu durum sürdürülebilir olmaktan çıkmıştı. Bugün ise her şey değişti: Elektrikli araçlar için park alanı, telefon şarj istasyonları, modern bilet ofisleri ve sürdürülebilir bakım atölyeleri artık bu geniş doğa sahnesinin bir parçası.
Asfalt Yerine Orman, Beton Yerine Doğal Işık
Mimarlık ofisi WXY Studio ve Heneghan Peng liderliğinde yürütülen dönüşüm, iki hektardan fazla asfalt alanın kaldırılması ve yerine yeşil alanların, yeni ağaçların ve biyolojik çeşitliliğin artırılmasıyla tamamlandı. Reed Hilderbrand ve Gustafson Porter + Bowman gibi peyzaj uzmanları, kuruyan ağaçların yerine iklime dayanıklı türler ekleyerek parkın doğal döngüsünü destekledi.
Ayrıca, daha önce kapatılmış bir dere yatağı 100 metre boyunca tekrar açılarak doğal su akışı sağlandı. Yeni sulak alanlar; tatlı dişbudak, sıtma ağacı ve çiçekli kızılcıklarla bezendi. Parkın yeşil omurgası artık sadece sanat eserlerine değil, ekolojik iyileşmeye de ev sahipliği yapıyor.
Sanatın Yeni Sahnesi: Açık Hava Tiyatrosu
Kevin Beasley’nin kumaş ve reçineden oluşan 30 metrelik dev enstalasyonu, eski bir otopark alanından dönüştürülen Tippet’s Field adlı yeni sergi alanında yükseliyor. Bu alan, yalnızca sanat eserleri için değil, aynı zamanda canlı performanslara da ev sahipliği yapacak. Parkın direktörü Lawrence, bu özgürlüğü şu sözlerle özetliyor: “Bir sanatçıya ‘İşte kocaman bir doğa alanı, ne istersen yap!’ demek olağan bir şey değil.”
Altyapı Arkada, Heykel Ön Planda
Yeni lojistik girişiyle birlikte bakım ve koruma işlemleri artık parkın iç trafiğini etkilemeden gerçekleştirilebiliyor. Yamaç içine gizlenmiş siyah bir hangar, artık tüm bakım ve üretim süreçlerinin merkezi haline gelmiş durumda. Bu sessiz devrim, Storm King’in eserlerine verilen önemi artırırken ziyaretçilerin sanatla daha içsel bir bağ kurmasını mümkün kılıyor.