Parmakların suda buruşması uzun süredir bilinen bir durum olsa da, bu kırışıklıkların her zaman aynı desenle oluştuğu ilk kez bilimsel olarak kanıtlandı. ABD’de yapılan yeni araştırma, bu biyolojik tepkinin aslında kişiye özgü ve sinir sistemi kaynaklı sabit bir desenle gerçekleştiğini ortaya koydu.
İlk İzlenim Yanıltıcı: Su Dolmuyor, Sinir Sistemi Devreye Giriyor
Duş aldıktan veya uzun süre yüzdükten sonra parmaklarımızın buruştuğunu hepimiz biliriz. Ancak bu durumun, cildin suyla dolmasından kaynaklandığı düşüncesi aslında bir yanılgıdır. 1930’lu yıllarda yapılan araştırmalar, medyan sinirinde hasar olan kişilerin parmaklarının buruşmadığını fark etmişti. Bu bulgular, buruşmanın sinir sistemi tarafından kontrol edilen bir refleks olduğunu ortaya koydu.
Bilimsel Açıklama: Damarlar Daralıyor, Cilt Kırışıyor
Binghamton Üniversitesi’nden Guy German, parmakların buruşma sürecini şöyle açıklıyor:
“El ve ayaklar birkaç dakika boyunca suyla temas ettiğinde, ciltteki ter kanalları açılarak suyun içeri sızmasına neden olur. Bu su, ciltteki tuz oranını düşürür. Beyne bu bilgi ulaşır ve otonom sinir sistemi damarlarda büzüşme tepkisi verir. Bu damar daralması, deride kırışıklıklar oluşturur.”
Bu refleks, vücudun su içinde tutunma yüzeyini artırmak için geliştirdiği bir adaptasyon olarak da yorumlanıyor.
Deneyle Sabit Desen Kanıtlandı
Guy German ve ekibi, gelen bir öğrenci sorusu üzerine “Peki bu kırışıklıklar her seferinde aynı mı oluşuyor?” sorusuna bilimsel bir yanıt vermek üzere deney düzenledi. Journal of the Mechanical Behavior of Biomedical Materials dergisinde yayımlanan çalışmada, bir grup gönüllünün elleri 30 dakika boyunca suda bekletildi ve parmak uçları detaylı biçimde fotoğraflandı.
24 saat sonra aynı kişilerle aynı işlem tekrarlandı. Fotoğraflar karşılaştırıldığında, her bireyin parmaklarında oluşan kırışıklık desenlerinin tıpatıp aynı olduğu görüldü.
Damarların Konumu Sabit, Desen de Öyle
German, bu bulgunun temel nedenini şu sözlerle açıkladı:
“Kan damarları konumlarını radikal şekilde değiştirmez. Sınırlı bir hareketlilikleri vardır ama genel konumları sabittir. Bu da her seferinde aynı kırışıklık modelinin oluşmasına neden olur. Biz de bunu deneysel olarak kanıtladık.”
Adli Tıp İçin Devrimsel Potansiyel
Araştırmacılar, bu keşfin adli tıp uygulamalarında çığır açabilecek potansiyele sahip olduğuna dikkat çekiyor. Uzun süre suya maruz kalan cesetlerde parmak izi gibi detaylar kaybolabiliyor. Ancak bu durumda buruşukluk desenleri, kişiyi tanımlamak için alternatif bir biyometrik iz olabilir. Böylece suda bulunan kimliği belirsiz cesetlerin tanımlanmasında yeni bir yöntem geliştirilebilir.
Yeni Araştırmalar Yolda
Guy German, bu çalışmanın sadece bir başlangıç olduğunu belirterek, “Cilt yapısı ve suyla temas arasındaki ilişki üzerine daha fazla deney yapmayı planlıyoruz. Özellikle buruşma sürecinin genetik ve yaşla ilişkisini de inceleyeceğiz” dedi.