Yapay zekâ dünyayı kasıp kavururken, bazı yazarlar, akademisyenler ve sanatçılar bu akıma karşı açıkça duruş sergiliyor. Onlar, insani üretimin değerine inanan, teknolojik kolaylıkların yarattığı sorunları gören ve AI’nin tehlikelerine dikkat çeken bir grup olarak öne çıkıyor.
“Yapay Zekâ Gerçekleri Çarpıtıyor”
İskoç yazar Ewan Morrison, ChatGPT’den kendi kitaplarının isimlerini listelemesini istediğinde ortaya çıkan tabloya hem güldü hem de endişelendi. ChatGPT, Morrison’ın yazmadığı kitaplar uydurmuştu; örneğin “Nine Inches Pleases a Lady” gibi bir başlık, ünlü bir şiirden çalıntıydı. Morrison, “Gerçekleri bu kadar çarpıtan sistemlere nasıl güvenebilirim?” diyerek AI sistemlerine olan güvensizliğini vurguladı.
Morrison’ın eleştirileri sadece yanlış bilgi üretimiyle sınırlı değil. Yazara göre, AI sistemleri, yaratıcı sektörleri tekrara ve sıradanlığa mahkûm ediyor: “Algoritmalar, ‘daha fazlası’ diyerek hep aynı şeyleri öneriyor ve yeni projelere kapı kapatıyor.”
“AI, Yaratıcılığı Öldürüyor”
Game of Thrones dizisinin yıldızı Liam Cunningham, Greta Thunberg ve birçok aktivist gibi AI destekçilerine mesafeli duruyor. Cunningham, sanat ve ifade özgürlüğünün tehlikede olduğunu düşünüyor.
Audiobook anlatıcısı April Doty, AI ile kitap okuma deneyiminin bozulmasından endişe ediyor: “Kim robot sesiyle hikâye dinlemek ister? AI, insan anlatısının duygusunu ve derinliğini asla yakalayamaz.”
Benzer şekilde, Washington Üniversitesi’nden dilbilim profesörü Emily M. Bender, “AI ile yazılmış bir metin okumak istemem, çünkü o kelimelerin arkasında bir insanın dünyayı nasıl gördüğüne dair bir hikâye yok,” diyor. Bender, teknolojinin insanları birbirinden kopardığını ve toplulukları zayıflattığını savunuyor.
“AI İşimizi Alıyor, Bizi İzole Ediyor”
Morrison ve Bender gibi isimler, AI’nin işsizlik, bağımlılık, eğitim sistemine zarar, çevresel etkiler ve mahremiyet ihlalleri gibi sorunlarına da dikkat çekiyor. Bender, “AI şirketlerinin amacı, insanları birbirinden koparıp her etkileşimi kendi ürünleri üzerinden gerçekleştirmeye zorlamak. Buna ihtiyacımız yok,” diyor.
Film yapımcısı Justine Bateman ise daha da sert: “AI, insanlığın karşılaştığı en kötü fikirlerden biri.” Ona göre, AI, insanların yaratıcı yeteneklerini bastırıyor ve duygusal olarak içi boş, yüzeysel bir toplum yaratıyor: “Bir gün, kendi acınızı bile yaşamayacak hale geleceksiniz. Ölen annenizle her gün AI destekli görüntülü görüşme yapabileceksiniz, ama bu gerçek bir yas tutma deneyimi değil. Bu, insanı yok edecek bir duygusal çöküş.”
Bateman, AI ile yapılmış içeriklerin sonunda izleyicileri tatmin etmeyeceğini ve insanların “ham, gerçek ve insani” şeylere geri döneceğini düşünüyor.
“Zombiler Gibi Bir Hayata Yürüyoruz”
AI teknolojisinin yaygınlaşmasına karşı çıkanların birçoğu aslında teknoloji tutkunu. Örneğin Doty, kendini “teknoloji dostu” olarak tanımlıyor. Bender bir dilbilim profesörü ve AI uzmanı. Morrison ise teknolojiyi takip ediyor, ancak insan yaratıcılığını savunuyor. Bender, “Ludditler harikaydı, ben de onlardan biri olmayı gururla kabul ederim,” diyor. Morrison da aynı fikirde: “Ludditler, ailelerinin ve topluluklarının geçim kaynaklarını korumak için mücadele eden insanlardı.”
“AI Kullanmayınca Geride Mi Kalıyoruz?”
AI eleştirmenleri, “geride kaldıkları” yönündeki yorumlara gülerek cevap veriyor: “Nereye gidiyorlar ki?” diyen Bender, AI dünyasında ilerlemenin bir yanılsama olduğuna inanıyor. Ancak bazıları, işlerini kaybetmemek için AI kullanmayı zorunlu hissediyor. Örneğin bir devlet çalışanı olan Tom, ChatGPT ile hazırlanan performans raporlarının iş arkadaşları tarafından övülmesini görünce, “Artık kullanmak zorundayım, yoksa geri kalacağım,” diyor.