Oscar ödüllü aktör Tom Hanks, yıllardır Hollywood’un en sevilen ve saygı duyulan isimlerinden biri olarak kabul ediliyor. Ancak kamera arkasındaki hayatına dair pek fazla bilinmeyen bir hikâye, bu kez kendi kızı E.A. Hanks’in kaleminden geldi. Yeni yayımlanan anı kitabı “The 10: A Memoir of Family and the Open Road” (10: Bir Aile Hatırası ve Açık Yol) ile gündeme gelen E.A. Hanks, annesi Susan Dillingham’ın, Hanks’in giderek artan şöhretiyle nasıl baş edemediğini tüm çıplaklığıyla anlattı.
“Felaket Bir Şöhretin Ardından Silinmiş Bir Hayat”
Kitapta yer alan ifadelere göre E.A., annesinin eski eşinin yıldızlaşan kariyeri karşısında büyük bir yetersizlik ve dışlanmışlık hissi yaşadığını belirtiyor. Özellikle 1984’te Splash (Deniz Kızı), 1986’da The Money Pit (Para Tuzağı) ve 1988’de Big (Büyük) gibi yapımlarla Tom Hanks’in hızlı yükselişi, Susan Dillingham’ın yaşamında bir kırılma noktası yaratmış.
“Annem, eski eşinin felakete yol açan şöhretini asla atlatamadı. Onun dünyadaki itibarı, kendisini ve sahne kariyerine devam etme şansını yok etti,”
diyen E.A., bu cümleleriyle annesinin yaşadığı psikolojik çöküşü çarpıcı bir dille gözler önüne seriyor.
“Felaket” Sözcüğü Boşuna Seçilmedi
Vanity Fair dergisine verdiği röportajda E.A., “felaket” kelimesini bilinçli olarak seçtiğini vurguladı. Annesinin hiç tanınmadan sahneden çekilmesinde, eski eşinin megastarlığının doğrudan etkili olduğunu savunan Hanks, Hollywood’un şöhret sisteminin insanları nasıl dışlayabildiğini örneklerle anlatıyor.
“Felaket sözcüğünü ben seçtim, annem değil. Çünkü bu büyüklükte bir şöhret, aslında bir sanatçıyı farklı kılan en önemli şeyleri – insanlığı ve yeteneği – görünmez kılıyor.”
Zor Bir Anne-Kız İlişkisi
Kitapta yalnızca annesinin kariyerine dair değil, aynı zamanda E.A. Hanks’in çocukluk dönemine dair oldukça kişisel ve hüzünlü anılar da yer alıyor. E.A., annesinin muhtemelen bipolar bozukluk yaşadığını, buna zaman zaman paranoya ve sanrılar eşlik ettiğini düşündüğünü yazıyor. Annesiyle geçirdiği çocukluk yıllarında ev ortamının giderek ihmalkârlaştığını belirten Hanks, bu durumun kardeşi Colin ile birlikte babalarıyla yaşamaya başlamalarına neden olduğunu ifade ediyor.
“Yıllar geçtikçe evde yürümek neredeyse imkânsız hale geldi. Arka bahçe köpek pisliğiyle doluydu, ev sürekli duman kokuyordu. Buzdolabı çoğu zaman boştu ya da bozulmuş yiyeceklerle doluydu. Annem, İncil okuyarak yatağında daha fazla vakit geçiriyordu.”
Travmalarla Şekillenen Bir Göç
E.A. Hanks, annesiyle yaşadığı zorlukların doruk noktasına ulaştığı anı da şu cümlelerle aktarıyor:
“Bir gece duygusal şiddet fiziksel şiddete dönüştü ve ben 7. sınıfın tam ortasında Los Angeles’a taşındım.”
Bu travmatik olaydan sonra Tom Hanks’in yanında yaşamaya başlayan E.A., annesini yıldan yıla daha az görebildiğini ve yalnızca hafta sonları ya da yaz tatillerinde bir araya geldiklerini belirtiyor.
Tom Hanks, Yeni Bir Hayata Başladı
Tom Hanks, Susan Dillingham’la 1978 yılında evlenmiş ve bu evlilik 1987’ye kadar sürmüştü. Ayrılığın ardından, 1988 yılında oyuncu Rita Wilson ile evlenen Hanks’in bu evlilikten Chet Hanks (1990) ve Truman Hanks (1995) adında iki oğlu daha oldu. Hanks, yıllar boyunca birçok kez örnek bir aile babası olarak anılsa da E.A. Hanks’in kitabı, geçmişte yaşanan zorluklara ışık tutuyor.