ABD’nin İran’ın nükleer tesislerini bombalamasıyla başlayan krizde, sadece füzeler değil, stratejik mesajlar da havada uçuşuyor. İran’ın Katar’daki ABD üssüne yönelik kontrollü misillemesi, Washington’a “duralım” çağrısı içerirken, içeride de “vurduk” algısıyla destek arayışı vardı. New York Times’ın analizine göre, savaşın kazananı olmadan herkes kendi halkına zafer sunmaya çalışıyor.
Hamaney’den Gelen Sinyal: Misilleme Ama Sınırlı
New York Times yazarı Farnaz Fassihi‘ye konuşan dört İranlı yetkiliye göre, İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, saldırıya hemen yanıt verilmesini istedi. Ancak aynı anda, misillemenin ölçülü tutulması ve ABD ile doğrudan bir savaşa sürüklenilmemesi yönünde talimat verdi.
Bu nedenle İran, ABD’nin bölgedeki en büyük askeri noktası olan Katar’daki El Udeyd Hava Üssü’nü hedef seçti. Ancak bu saldırının hemen öncesinde, hem Katar’a hem de ABD’ye gizli mesajlarla “füzeler yolda” uyarısı gönderildi.
İran’dan “Vur-Kaç Bitti” Mesajı Ama Temkinli
Devrim Muhafızları tarafından gerçekleştirilen saldırı, İran’da büyük bir propaganda kampanyasıyla duyuruldu. Devlet televizyonu, Katar semalarındaki balistik füzeleri gösterirken vatansever marşlar eşliğinde “İran düşmanlarına diz çöktürdü” mesajı verildi.
İran Silahlı Kuvvetleri sözcüsü, “Vur-kaç dönemi sona erdi” derken, perde arkasında ise farklı bir hesap vardı: Can kaybı yaratmadan misilleme yapıp tansiyonu düşürmek.
ABD’li Askerlerin Zarar Görmemesi Hedeflendi
İranlı yetkililer, saldırıda Amerikan askerlerinin zarar görmemesinin özellikle hedeflendiğini doğruladı. Çünkü bir Amerikan ölümü, Trump yönetimini geniş çaplı bir askeri karşılık vermeye zorlayabilirdi.
Plan başarılı oldu. ABD Başkanı Donald Trump, El Udeyd Üssü’ne fırlatılan 14 füzeden 13’ünün imha edildiğini, can kaybı yaşanmadığını açıkladı ve dikkat çeken şu ifadeyi kullandı:
“Erken uyarı verdikleri için İran’a teşekkür ederiz. Umarım bundan sonra nefret olmaz.”
Ateşkes Geliyor Mu?
Trump’ın açıklamalarından sadece birkaç saat sonra, hem ABD hem İran ateşkesin sağlandığını ilan etti. İsrail hükümeti sessizliğini korurken, Tel Aviv’den gelen ilk resmi açıklamada İran füzeleriyle dört kişinin öldüğü bildirildi.
Bir haftada hızla tırmanan çatışma, sınırlı bir ateşkesle noktalanmış gibi görünse de, tüm taraflar içeride siyasi kazanç sağlamaya çalışıyor.
İran Halkı Kenetlendi Ama Ekonomik Gerçek Ağır
İran’da kamuoyunda, saldırılara karşı birlik ve dayanışma havası oluştu. Ancak gerçekler farklıydı. Tahran dahil birçok şehirde on binlerce insan evlerini terk etti, mağazalar kapandı, geçim sıkıntısı arttı.
Ulusal Kalkınma Partisi Başkanı Sadık Nuruzi, “Bu savaşı sürdürecek mecâlimiz kalmadı” dedi. İran’ın askeri ve teknolojik olarak ABD ve İsrail kadar donanımlı olmadığını, halk desteğinin ise hızla azaldığını belirtti.
Devrim Muhafızları İçinden Bile Savaş Eleştirisi
Dikkat çeken bir diğer gelişme ise, Devrim Muhafızları’na yakın isimlerden bile savaş karşıtı açıklamaların gelmesiydi. Kuruma yakınlığıyla bilinen analist Kerim Caferi, sosyal medya hesabından, “İran’ın İsrail’le hesaplaşması gerekir ama ABD ile yeni bir cephe açmak çılgınlık olur” ifadelerini kullandı.
Bu yorumlar, İran yönetiminin içeride hem ekonomik hem de siyasal baskılarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
Şimdi Ne Olacak?
Batılı istihbarat kaynaklarına göre, İran’ın uranyum zenginleştirme kapasitesi ve stok durumu hâlâ tam olarak bilinmiyor. Saldırılar sonrası nükleer programın ne kadar zarar gördüğü net değil.
İran şimdi ya gizli saldırı yöntemlerine yönelecek, ya da bu gerginliği bir pazarlık fırsatına çevirerek ağır yaptırımların kaldırılması için diplomasiye yönelecek.
Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, bu kapsamda Türkiye, Rusya ve Türkmenistan’ı kapsayan diplomatik bir atağa geçti. Arakçi, İran devlet televizyonuna yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Zarar verdiler mi? Evet, verdiler. Ama asıl hedefleri olan bizi yıkmak, askeri kapasitemizi yok etmek ya da rejimi sarsmak hedeflerine ulaşamadılar.”