Hangi dilden mi bahsediyorum? Beden Dili. Eğitimlerde verdiğim bilgilerden arada burada da neden bahsetmeyeyim dedim ve biraz beden diline giriş yapalım diye düşündüm.
Esas olarak önce beden diliyle iletişim kurarız. Beynimizde duygusal mekanizmalarla ilgili çok önemli görevler üstlenen bir sistem var; LİMBİK SİSTEM… Belki aranızda adını duyan olmuştur. Bu tatlı şirin sistem; sinir, stres, korku, endişe, sevinç, mutluluk gibi duygusal tüm uyaranlara karşı verdiğimiz tepkilerin hepsini yönetiyor. İstesek de istemesek de…
Bu beden dili dediğimiz şey, aynı konuşma dilinde olduğu gibi, kültürden kültüre değişebiliyor. Hatta bununla kalmıyor cinsiyetler arasında dahi farklılık gösteriyor. “Cinsiyete göre de değişmez?” diyenleriniz için hemen bir örnek veriyorum. Erkekler samimi ve dürüst olduklarını ifade etmek için parmakları açık şekilde ellerini göğüslerinin üzerine koyarlar. Kadınlar bu hareketi korktuklarında yapar.
Meşhur iletişimin sihirli üçgeninde de starımız yine “Beden Dili”dir. Bu dağılım yaklaşık şu şekildedir;
- %7 Ağzımızdan çıkan kelimelerin anlamı
- %38 Ses tonumuz
- %55 Beden Dili
Beden dili yönlendiricidir. İnsanlar sadece hissettiği gibi davranmaz, davrandığı gibi de hissedebilir! Bunu bir düşünün.
Sabah çıkarken üstümüzü başımıza bakıyoruz. Peki, beden dilimizi kontrol ediyor muyuz?
Oysa, biriyle ilk karşılaşmamızda yaklaşık 30 saniye içinde onu çoktan bir klasöre koymuş oluyoruz. Aynı zamanda o da bizi. E, bunu da bir kenara koyalım. Beden Dili’ne hâkim olup, bunu şunun için yapıyor ahkamını kesebilmemiz için neler gerekiyor birde ona bakalım.
Birinin Beden Dilini Okumak için 3 Önemli Kriterimiz Vardır:
- Genel çerçeveye bakmak: Elleri bağlamak genelde bir şeyin arkasına saklanma güdüsüyle çocukluktan gelen ve endişe anında ortaya çıkan bir hareketken, kişinin üşüdüğü için yaptığı bir hareket de olabilir.
- Bütünlük: İnsanlar; ayakları, kollar, elleri, omzu, boynu ve başı (mimik de dahil) beraber konuşur. Birinin verdiği mesajı diğeri destekliyor mu ona dikkat ederiz.
- Uyum: Sözler ile sesin uyumu…
Bunların hepsini analiz edip, aynı sonuca varmanız lazım yani. Öyle kolay değil, birinin beden dilinden şıp diye yargı dağıtmak. Mesela; karşılıklı konuşurken karşımızdakinin kollarını önünde kavuşturduğunu gördünüz. Ne diyor ünlü sosyal medya sayfaları? Sizinle iletişim kurmak istemiyordur ve türevleri… Peki karşınızdaki üşüyorsa, koltuk altı delikse, tırnağı kırılmışsa (Bu ellerine önem veren bir kadın için hiç kolay değildir.) Bu ilk aklıma gelen örnekti. Ezcümle, baya özellik ve deneyim kazanarak yorumlayabileceğimiz bir konu bu.
Yorumlamayacaksak, Ne İşe Yarar Bu Beden Dili?
Kendi bedenimizi çözeceğiz ki doğru mesajı verelim. İstediğimizde beden dilinin sihrini kullanarak enerjimizi yükseltebilelim. Bedenimizin stres anında verdiği uyarılara dikkat edeceğiz ki, patlama anına gelmeden yahut bedenimize zarar vermeden bize uygun teknikle rahatlamaya geçebilelim. Bir ara stresle başa çıkmayla ilgili de bir yazı yazacağım. Beklemede kalın kuzucuklarım.
Şimdi size bedenimizle ilgili birkaç ipucu vereceğim. Yaklaşın…
- Boynunuzu hafif yana doğru eğdiğinizde buradaki önemli nokta şah damarımızdır. Bu karşımızdakine teslimiyet duygusu beslediğimiz, güvendiğimiz mesajını verir.
- Kendimize alan açmak istediğimizde saçlarımızı geriye atarız. Mesela bir şeyden ötürü böbürlendiğimizde yakut sıkıldığımızda…
- Gözler bu dilde çok önemlidir. Kalbin aynası olduğu için diyemeyeceğim maalesef. Bir şeyden korktuğumuzda gözlerimiz büyür. Yalan söylerken, bir şeye heyecanlanırken artan adrenalinden dolayı göz bebeklerimiz büyür.
- Birine yalan söylediğimizde beyinde ufak bir elektrik çarpması meydana gelir. Bu da kanı hücum ettirir. Beyinden gelen bu kanın ilk hücum ettiği yer burundur. O sebeple yalan söylerken kişi burnuna dokunma ihtiyacı doğar. Ama unutmayalım ki başka bir sebebi de olabilir. Mesela burnu akıyordur fakat peçetesi yoktur. Çaktırmadan bu durumu kontrol etmeye çalışıyordur.
- Gülümsemek en büyük silahtır bunu biliyoruz zaten. Ama yalandan gülümsediğimizde göz kenarlarını kırışmıyor ve elmacık kemiklerinize doğru bir hareket olmuyorsa, karşınızdaki bunu hissedebiliyor. Bunu da unutmayın.
- Omuzlarınızın geride olması sizin özgüvenli olduğunuz mesajını verir. Omuzların yukarıda olması da genellikle huzursuzluğu, gerginliği ve memnuniyetsizliği ifade eder. Yani kendinizde bunu fark ettiğinizde size uygun teknikle hemen gevşeme egzersizi yapmanızı öneririm.
- Elleriniz konuşmaya güç verir. Bir beklentiye girdiğimizde ellerimizi istemsizce ovuştururuz. Bakınız; “Hesabı getireyim mi?” diyen garsonun ellerini ovuşturması.
- Avuç içleri bizim sihrimizdir. Bu bilgi de atalarımızdan kodlanmıştır. Teslim olmayı ifade eder. Konuşurken bunu kullanırsak, karşımızdaki kendini güvende hisseder. Ellerinizi şükreder gibi çene altında birleştirerek konuşursanız, konuşma esnasında avuç içinizi açmak daha kolay olur.
- Ayak ucu neredeyse zihin oradadır. Gerekli zamanlarda ayaklarımızla algımızı yönetebiliriz.
Şimdi bu ipuçlarını kullanarak, kurduğunuz iletişimlerde yüzde %54’ü dışarıya nasıl salıyorsunuz bir bakın derim. Peki, Goethe ne demiş? Haydi, bu yazıyı onunla bitirelim. Yıllarca pis pis espri yaptık ardından. Bir özür olsun.
“En boş insanlar kendilerine çok önem verirler, mükemmeller güvensizdir, kusurlu insanlar küstahtır; iyi adamsa ürkektir. Böylece her şey dengelenir, her insan bir bütün olmak ya da öyle görünmek ister.” – Goethe