Teşhis hataları, bilgiye erişim eşitsizliği ve aşırı yorgunluk… Modern tıbbın yükü ağır.
Yapay zekâ, bu yükü hafifletmek için değil, hayati farklar yaratmak için geliyor.
İnsan Hataları Tıpta Ne Kadar Tehlikeli?
Sağlık sistemlerinde her gün yüz binlerce karar veriliyor ve bu kararların arkasında daima insanlar var. Ancak doktorlar da insan – yorgun, stresli, zamanla yarışan, dikkat dağınıklığına açık ve sınırlı bilgi kapasitesine sahip bireyler.
İngiltere’de yapılan çalışmalara göre, bir kişinin hayatı boyunca en az bir kez yanlış teşhis alma ihtimali oldukça yüksek. ABD’de her yıl yaklaşık 800 bin kişi, sadece teşhis hatası nedeniyle ya hayatını kaybediyor ya da kalıcı hasar görüyor.
Dahası, nadir hastalıklara sahip bireyler, tanı konulması sürecinde ciddi zorluklar yaşıyor. Çünkü 7.000’den fazla nadir hastalık bulunuyor ve bu sayıya her yıl 250 yeni hastalık ekleniyor. İnsan zihni bu bilgiyi işlemekte zorlanırken, yapay zekâ sistemleri devasa veri kütüphanelerini anlık olarak tarayabiliyor.
Tıp Bilgisi Hızla Gelişiyor, Ama Doktorlar Yetişemiyor
Bir tıp öğrencisi mezun olduğunda, öğrendiği bilgilerin yarısı çoktan güncelliğini yitirmiş oluyor. Yeni bir biyomedikal makale her 39 saniyede bir yayımlanıyor. Bu tempoya yetişmek, bırakın uygulamayı, özetleri okumak için bile günde 22 saat çalışmayı gerektiriyor.
Yapay zekâ ise dinlenmeye ihtiyaç duymadan tüm bu veriyi analiz edip özetleyebiliyor. En son klinik araştırmalar, tedavi kılavuzları ve vaka örnekleri onun için saniyelik işler.
ChatGPT-4 Nadir Hastalıklarda Doktorlardan Daha İyi Mi?
2023’te yapılan bir araştırmada ChatGPT-4, 50 klinik vaka üzerinden test edildi. Sonuçlar çarpıcıydı:
• Tüm yaygın hastalıkları ikinci tahminde doğru teşhis etti.
• Nadir hastalıkların %90’ını sekizinci tahmide kadar tespit etti.
Bu oranlar, insan doktorların teşhis oranlarından önemli ölçüde yüksek. Bir örnekte, kronik ağrı çeken çocuk hasta 17 doktor gezdikten sonra nihayet ChatGPT sayesinde “Tethered Cord Sendromu” tanısı alabildi.
Yapay Zekâ Tıbbı Demokratikleştirebilir Mi?
Erişim sorunu, günümüzde sağlık hizmetlerinin en büyük zafiyetlerinden biri. Özellikle engelliler, yoksullar, kırsalda yaşayanlar, düzenli randevu alma veya kontrole gitme imkânından mahrum kalabiliyor.
Birleşik Krallık’ta, engelli kadınlar, engelsiz erkeklere kıyasla 7 kat daha fazla sağlık hizmetine ulaşmakta sorun yaşıyor. Ulaşım, maliyet, dijital bilgi eksikliği ve zaman baskısı, milyonlarca kişinin bakım dışında kalmasına neden oluyor.
Yapay zekâ ise bu eşitsizliği bir mobil uygulama kadar yakına getirebilir.
İngiltere Sağlık Bakanı Wes Streeting, NHS uygulaması üzerinden yapay zekâ ile sağlık danışmanlığı sunulacağını açıkladı. Bu, milyonlarca kişi için hızlı, erişilebilir ve pratik bir çözüm olabilir.
Peki Ya Riskler?
Yapay zekânın önyargılar, veri hataları ve etik sorunlar yaratabileceği doğru. Ancak şu anda kullandığımız sistemler de kusursuz değil. Geciken tanılar, uygunsuz ilaç reçeteleri, düşen tarama oranları ve her gün işlenen binlerce klinik hata…
Mevcut sistemin kusurlarını kabul etmeden, yeni çözümleri adil şekilde değerlendiremeyiz. Şu anda insanların hayatını riske atan pek çok sistem, “alışıldık” olduğu için sorgulanmıyor. Ama bu alışkanlık, verimsizliği ve ölümleri gizlememeli.
Dr. Bot’la Tanışmak Gecikmemeli
Dr. Charlotte Blease’in 9 Eylül’de yayımlanacak kitabı “Dr Bot: Why Doctors Can Fail Us – and How AI Could Save Lives”, bu dönüşümü anlamak için önemli bir kaynak sunuyor.
Yapay zekâ, doktorları ortadan kaldırmayacak. Ama onların yer yer eksik kaldığı, yetişemediği ve insani sınırlara takıldığı noktada hayat kurtarıcı bir yardımcı olabilir.