Hindistan’ın Andaman Adaları’nda binlerce yıldır konuşulan Bo dili, 2010 yılında Büyük Boa’nın ölümüyle birlikte tamamen yok oldu. Bo, Büyük Andaman dil ailesine ait bir dildi ve yalnızca bu bölgedeki yerli kabileler tarafından konuşuluyordu.
Bu tarihi dilin son temsilcisi olan Büyük Boa, 40 yıl boyunca tek başına bu dili konuşan son kişi olarak yaşadı. Dilbilimci Prof. Anvita Abbi, yıllarını Bo dilini belgelemek için harcadı ve Büyük Boa’nın sesini kaydeden ilk ve son kişi oldu.
“Bu Dil Altın Madeni Gibiydi”
BBC’ye konuşan Prof. Abbi, Bo’nun izole bir dil olduğunu ve diğer dillerden etkilenmediğini belirterek şunları söyledi:
“Bu dil benim için altın madeni gibiydi. Belki de en eski dillerden biriydi.”
Büyük Boa’nın kaydedilen son sözleri ise “Dilimizi unutmayın” oldu.
2004 Tsunamisi ve Yerinden Edilme
Büyük Boa’nın topluluğu, 2004 Hint Okyanusu depremi ve ardından gelen tsunami nedeniyle yerinden edildi.
Bu felaket sonrası topluluk bir yardım kampına taşındı ve dilbilimciler için veri toplama süreci daha da zorlaştı.
Prof. Abbi, bu dönemi şu sözlerle anlattı:
“Böyle bir durumda onlara ‘Şunu söyleyebilir misiniz, bizim için bir şarkı söyler misiniz?’ diye sormak çok zordu.”
Ancak zamanla Büyük Boa, Prof. Abbi’ye güvenmeye başladı ve yıllar içinde aralarında bir dostluk gelişti.
Yalnızlık ve Kuşlarla Konuşmak
Büyük Boa, anne-babasının ve eşinin ölümünden sonra Bo’yu konuşan tek kişi olarak kaldı. Hiç çocuğu olmadığı için dili aktarma şansı da olmadı.
Yalnızlığını hafifletmek için şarkılar söyler, kuşlarla konuşurdu.
Bir gün Prof. Abbi, neden kuşlarla konuştuğunu sorduğunda, Büyük Boa şu yanıtı verdi:
“Onların bizim atalarımız olduğunu bilmiyor musun? Beni anlayan dünyadaki tek yaratıklar onlar.”
Andamanlılar, kuşları ataları olarak gördükleri için onları avlamaz ve etlerini yemezler.
Bo Dilinin Yok Oluşunu Belgelemek
Büyük Boa’nın son yıllarında sağlığı giderek kötüleşti. Prof. Abbi, 2011 yılında Bo da dahil olmak üzere yok olma tehdidi altındaki dört Andaman dili için bir sözlük yayımladı.
Ancak, Bo’nun yok oluşunu engellemek için yapabileceği hiçbir şey olmadığını söyleyen Prof. Abbi, çaresiz hissettiğini belirtti:
“Dillerin sessiz bir izleyicisiydim, konuşma biçimleri gözlerimin önünde birbiri ardına kayboluyordu. Hiçbir şey yapamadım.”