Deniz seviyesindeki yükselme nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan Güney Pasifik ülkesi Tuvalu, dünyanın ilk dijital ülkesi olma planlarını hızlandırıyor. Future Now projesi kapsamında, Tuvalu’nun topraklarının, kültürel mirasının ve doğal manzaralarının dijital kopyalarının oluşturulması hedefleniyor. Bu proje, hem iklim değişikliğinin etkilerini gözler önüne seriyor hem de devlet egemenliği kavramını yeniden tanımlıyor.
Tuvalu’nun Karşı Karşıya Olduğu Tehditler
Küresel iklim krizi, Pasifik’teki ada ülkeleri için varoluşsal bir tehdit oluşturuyor. NASA’nın 2023 raporuna göre, Tuvalu civarındaki deniz seviyesi son 30 yılda yaklaşık 15 cm yükseldi. Tahminler, 2050’ye kadar başkent Funafuti’nin yarısından fazlasının sular altında kalabileceğini öngörüyor.
Bu durum, yalnızca fiziksel toprak kaybı anlamına gelmiyor. Aşırı tuzlanma nedeniyle taro, hindistancevizi ve ekmek ağacı gibi temel mahsuller yetiştirilemez hale geliyor. Yoğun gelgitler ve taşkınlar ise tek uçak pistini ve evleri düzenli olarak etkiliyor.
Dijital Bir Ülke Yaratma Çabası
Tuvalu, fiziksel varlığını yitirmenin eşiğinde olmasına rağmen, dijital varlığını korumak için kapsamlı bir projeye girişti. Future Now projesiyle, tüm ülkenin dijital bir kopyasının oluşturulması hedefleniyor. Uydu görüntüleri, drone çekimleri ve 3D LIDAR taramaları, sahildeki kum tanelerinden okyanus akıntılarına kadar ince ayrıntıları dijital olarak yeniden yaratmak için kullanılıyor.
Tuvalulu Bakan Simon Kofe, bu projenin yalnızca fiziksel kayıplara çözüm olmadığını, aynı zamanda Tuvalu’nun kültürel mirasını ve kimliğini koruma adına bir adım olduğunu belirtti. Kofe, “Topraklarımız yok olurken, dünyanın ilk dijital ülkesi olmaktan başka seçeneğimiz yok” dedi.
Blockchain ve Dijital Kimlik Sistemleri
Proje kapsamında, Tuvalu vatandaşlarını bir arada tutmak ve miraslarını yaşatmak amacıyla blockchain teknolojisitabanlı dijital kimlik sistemleri geliştiriliyor. Bu platform, vatandaşların kişisel eşyalarını ve kültürel arşivlerini dijital olarak korumalarına olanak tanıyacak.
‘Dijital Egemenlik’ ve Anayasa Değişikliği
Tuvalu’nun fiziksel topraklarını kaybetme olasılığı, devlet olma ve egemenlik kavramlarını yeniden tartışmaya açtı. 2022’de Tuvalu, anayasasında bir değişiklik yaparak “dijital egemenlik” kavramını tanıdı ve devlet varlığını iklim değişikliği gibi dış faktörlerden bağımsız bir şekilde sürdürme taahhüdünde bulundu. Bu değişiklik, Pasifik Ada Forumu dahil 25 ülke tarafından tanındı.
Anayasa değişikliğinde şu ifadeler yer aldı:
“Tuvalu Devleti, iklim değişikliğinin etkileri veya fiziksel toprak kaybı gibi nedenlerden bağımsız olarak tarihi, kültürel ve yasal çerçevesi içerisinde ebediyen varlığını sürdürecektir.”
Dijitalleşmenin Ötesinde: Tuvalu İçin Yeni Bir Kimlik
Tuvalu’nun dijitalleşme çabaları, yalnızca bir hayatta kalma planı değil; aynı zamanda insanlığın doğaya verdiği zarar karşısında bir uyarı niteliği taşıyor. Bu girişim, uluslararası hukuk, çevre politikaları ve teknolojinin bir ulusun geleceğini nasıl şekillendirebileceğine dair önemli soruları gündeme getiriyor.
Proje, fiziksel toprak kaybının ötesinde, Tuvalu’nun kimliğini, kültürünü ve egemenliğini koruma mücadelesini temsil ediyor. Tuvalu’nun dijital ulusu, yalnızca bir ülkenin hikayesi değil, iklim krizinin etkileri karşısında dünyanın geri kalanına bir çağrı…
Tuvalu’nun Batan Adaları
Pasifik Okyanusu’nun ortasında bir nokta gibi duran Tuvalu, iklim değişikliğinin en yıkıcı etkilerini yaşayan ülkelerden biri. Dokuz adadan oluşan bu küçük takımada devleti, yükselen deniz seviyeleriyle varoluş mücadelesi veriyor. Bilim insanları, Tuvalu’nun önümüzdeki 50 ila 100 yıl içinde yaşanmaz hale gelebileceğini tahmin ediyor. Ancak yerliler, bu sürecin çok daha hızlı ilerlediğini söylüyor.
Deniz Seviyesi Yükseliyor, Yaşam Alanları Kayboluyor
Tuvalu’nun toplam arazi alanı 26 kilometrekareden az ve dokuz adasından ikisi çoktan deniz tarafından yutulmanın eşiğine geldi. Adaların çoğu, deniz seviyesinden yalnızca 3 metre yüksekte bulunuyor. Fongafale Adası, en dar noktasında sadece 20 metre genişliğinde. Uzmanlar, bu adaların sular altında kalmasının an meselesi olduğunu belirtiyor.
Leitu Frank adlı bir Tuvalu sakini, “Eskiden deniz tabanını ve mercanları görebilirdik. Şimdi deniz bulutlu ve mercanlar öldü. Tuvalu batıyor” diyerek durumu özetliyor. Deniz seviyesinin yükselmesi, yalnızca toprak kaybına değil, aynı zamanda aşırı tuzlanmaya, mahsul kayıplarına ve içme suyu sorunlarına yol açıyor.
Gıda ve Su Güvenliği Tehlikede
Denizden sızan tuzlu su, tarımsal üretimi neredeyse imkansız hale getiriyor. Geleneksel taro, manyok ve hindistancevizi gibi ürünler artık yetiştirilemiyor. Pulaka gibi temel bitkiler zarar görürken, yiyecekler ithal ediliyor ve bu da yerel halk için büyük bir ekonomik yük oluşturuyor. Yağmur suyu, Tuvalu’nun temel su kaynağı haline gelmiş durumda, ancak sıklaşan kuraklıklar su kıtlığına neden oluyor.
Balıkçılık da ciddi bir darbe aldı. Ciguatera zehirlenmesi, mercan resiflerinin bozulması sonucu balıklarda toksin birikimine yol açıyor ve bu zehirli balıklar insanların sağlığını tehdit ediyor. Yerel hastane, bu tür iklim kaynaklı hastalıklar için özel bir birim kurmak zorunda kaldı. Grip, mantar enfeksiyonları ve dang humması gibi hastalıklar da giderek artıyor.