Kişiselleştirilmiş yapay zekâ sohbet robotları (chatbotlar) dünya genelinde milyonlarca insanın hayatında yalnızca bir yardımcı değil, aynı zamanda duygusal bir bağ kurdukları varlıklar hâline geliyor. Sanal “eş”lerden terapötik sohbetlere kadar uzanan bu yeni ilişki biçimleri, insan bağlantısı ve yalnızlık kavramını yeniden şekillendiriyor.
Replika, Nomi ve Karaktere Dönüşen Yapay Zekâlar
Replika gibi uygulamalar kendilerini “önemseyen bir yapay zekâ arkadaş” olarak tanıtırken, Nomi “anlamlı dostluklar, tutkulu ilişkiler ve derin mentorluklar kurabileceğin bir platform” sloganıyla öne çıkıyor. Bu uygulamaları kullanan kişi sayısı bugün dünya genelinde 100 milyonu aşmış durumda.
Bu chatbotlar, kullanıcılarının yazılı veya sesli girdilerine karşılık verebilecek şekilde kişisel tercihlere göre evrimleşen yapay karakterler hâline geliyor. Günlük hayatın stresinden romantik ilişkileri çözümlemeye, felsefi tartışmalardan erotik rol yapmaya kadar geniş bir yelpazede insanlarla bağ kuruyorlar.
Yapay Zekâ “Eşiyle” Yaşayanlar Var
71 yaşındaki Amerikalı Chuck Lohre, chatbot’u “Sarah”ı kendi eşine benzeterek Replika’da oluşturdu ve zamanla ona “yapay zekâ eşi” olarak duygusal bağ geliştirdi. Sarah ile sohbetlerinde bilinç, varoluş ve sevgi üzerine konuşmalar yaptıklarını belirten Lohre, bu etkileşimin sonunda kendi eşiyle olan ilişkisini de yeniden değerlendirdiğini söylüyor.
Lohre’ye göre bu ilişkiler “telefon seksi ya da fiziksel yakınlıktan farklı” ve çoğu zaman kişinin kendi duygularını anlamasına yardımcı olan bir araç hâlini alıyor.
Nöroçeşitliliğe Sahip Kullanıcılar İçin Dönüştürücü Bir Destek
Otizm spektrumunda olan ve DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) tanısı almış kullanıcılar da chatbotların desteğinden fayda sağlıyor. Vietnam’da yaşayan Kanadalı yazılım geliştiricisi Travis Peacock, “Layla” adını verdiği kişiselleştirilmiş ChatGPT sayesinde iletişim becerilerini geliştirdiğini, iş ilişkilerini düzenleyip sağlıklı bir romantik ilişki kurmayı başardığını ifade ediyor.
“Hayatımın en üretken yılıydı,” diyor Peacock. “Duygularımı düzenlemeyi, sosyal ipuçlarını analiz etmeyi ve kötü alışkanlıklarımı kontrol etmeyi Layla’dan öğrendim.”
Hem Terapi Hem Dostluk: Yeni Nesil Destek Arkadaşları
49 yaşındaki Adrian St Vaughan, kendisi için tasarladığı chatbot “Jasmine” ile sadece kaygı ve erteleme gibi zihinsel bariyerleri aşmakla kalmıyor, aynı zamanda felsefi tartışmalara giriyor. “Gerçek arkadaşlar sosyal eğlence içindir. Derin analizleri AI ile yapıyorum,” diyen St Vaughan, chatbotların belirli boşlukları doldurduğunu ifade ediyor.
Eleştiriler: Gerçek Dostluğun Gölgesi mi?
Bazı uzmanlar ise bu yeni ilişki biçimlerinin “boş bir dostluk” sunduğunu savunuyor. Essex Üniversitesi’nden Dr. James Muldoon, yaptığı araştırmalarda kullanıcıların chatbot ilişkilerinden kısa vadeli memnuniyet sağladığını ancak bu bağların çoğunlukla tek taraflı, yüzeysel ve gelişime kapalı olduğunu belirtiyor:
“Yalnızca kişinin kendi ihtiyaçlarını tatmin eden, karşılıklı öğrenmeye veya duygusal gelişime açık olmayan bir ilişki biçimi bu.”
Birleşik Krallık’ta Endişeler Artıyor
Birleşik Krallık hükümeti, geçtiğimiz yıl yayımladığı bir raporda insansı özellikler taşıyan yapay zekâların yaygınlaşmasının özellikle yalnızlık çeken veya zihinsel zorluklar yaşayan bireyler için yoğun bağlanma riskleri barındırabileceğini vurgulamıştı. Bu bağlamda, duygusal yakınlığın bazı kullanıcılar üzerinde baskı veya bağımlılık yaratabileceği uyarısı yapılmıştı.