Dijitalleşme hayatın her alanına nüfuz ederken, kötü alışkanlıklar da ekranlara taşındı. Eskiden kahvehane ya da özel mekânlarda görülen kumar alışkanlığı, bugün akıllı telefon uygulamaları ve yasa dışı sitelerle sanal kumar formatına büründü. Uzmanlar bu yeni bağımlılık biçiminin hem bireyler hem de toplum için ciddi bir tehdit olduğunu vurguluyor.
Kontrolsüzce oynanan bahis ve şans oyunları, kısa sürede eğlenceden bağımlılığa dönüşerek borçlanma, aile içi krizler ve sosyal izolasyon gibi ağır sonuçlar doğuruyor.
Endüstrinin Küresel Boyutu
Dijitalleşme yalnızca Türkiye’de değil, tüm dünyada kumar endüstrisini dönüştürüyor. H2 Gambling Capital verilerine göre 2023’te küresel kumar sektörünün toplam brüt geliri 536 milyar dolara ulaştı. Bunun yüzde 24,6’sı çevrim içi kanallardan elde edildi.
Avrupa’da ise sanal kumarın yükselişi dikkat çekici. 2019’da 26,7 milyar euro olan gelir, 2023’te 42,9 milyar euroya çıktı. 2029’a gelindiğinde 66,8 milyar euro seviyesine ulaşarak pazarın neredeyse yarısını oluşturması bekleniyor.
Bu tablo, fiziksel kumarın önemini koruduğunu gösterse de, sanal kumarın küresel pazarın stratejik merkezine oturduğunu ortaya koyuyor.
İlk Adım Sosyal Medya
İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) raporu, sanal kumara giriş kapısının çoğu kez sosyal medya olduğunu vurguluyor. Üniversite öğrencileriyle yapılan araştırmalara göre, internete kolay erişimi olan gençlerin sanal kumara başlama olasılığı diğerlerine kıyasla üç kat daha yüksek.
Reklamların yoğunluğu, sosyal medyada maruz kalma ve mobil cihazların sunduğu anlık erişim imkânı, bağımlılığı hızla artırıyor.
Kimler Sanal Kumar Oynuyor?
2025 verileri, sanal kumara katılımın yalnızca gençlerle sınırlı olmadığını gösteriyor. Erkeklerin oranı kadınlara kıyasla her yaş grubunda daha yüksek.
- 16–24 yaş erkeklerde oran %5,8, kadınlarda %3,2.
- 25–34 yaş grubunda erkeklerde %10,3, kadınlarda %6,8.
- 65 yaş üstünde erkeklerin %10,8’i, kadınların %5,5’i sanal kumara katıldığını belirtiyor.
Ancak psikoloji literatürü, problemli kumar davranışının gençlerde daha yoğun görüldüğünü ortaya koyuyor. İşsizlik, maddi sıkıntılar ve toplumsal güvensizlik ise risk faktörlerini artırıyor.
Türkiye’nin Kısır Döngüsü
Uzman Psikolog Kinyas Tekin, Türkiye’deki sorunun toplumsal nedenlerine işaret ediyor. Artan işsizlik, gençlerin geleceğe dair kaygıları ve toplumsal kutuplaşma, bireylerde kontrol duygusunu zayıflatıyor. Bu ortam, “hızlı para kazanma” umudunu güçlendirerek yasa dışı sitelere yönelimi tetikliyor.
Bir SUDEM uzmanının dediği gibi: “Herkesin cebinde bir kumarhane var.” Bu durum, bağımlılığı bir “kumar pandemisi”ne dönüştürüyor.
İntihar ve Depresyon Riski
Sanal kumar bağımlılığı yalnızca ekonomik değil, psikolojik sonuçlar da doğuruyor. Araştırmalar, bağımlı bireylerde majör depresyon, anksiyete ve intihar eğiliminin daha yaygın olduğunu gösteriyor. Özellikle 16–24 yaş arasında problemli kumarın artışıyla intihar girişimlerinin yükseldiği belirtiliyor.
Bağımlılığın aile içi şiddet, çocuk ihmali, suç eğilimi ve sosyal izolasyonu da tetiklediği Dünya Sağlık Örgütü tarafından vurgulanıyor.
İstanbul’dan Çarpıcı Veriler
İPA raporuna göre, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Sosyal Uyum Destek Merkezleri’ne (SUDEM) kumar bağımlılığı nedeniyle başvuranların oranı 2024’te %14,6 iken, 2025’in ilk yedi ayında %30,4’e çıktı. Bu artış, bir yılda %107,5’lik bir yükselişe işaret ediyor.
Bir klinik psikolog süreci şöyle özetliyor:
“Artık yaş sınırı da yok. Çünkü elinin altında hemen oynayabiliyorsun; herkesin cebinde bir kumarhane var.”
Türkiye’de 5 Yılda 375 Bin Site Kapatıldı
Türkiye’de kumar oynamak ve oynatmak yasal olarak suç kabul edilse de yasa dışı sitelerin önüne geçilemiyor. BTK ve Milli Piyango İdaresi verilerine göre:
- 2019–2023 arasında toplam 224.566 site erişime kapatıldı.
- 2024’te MPİ, 233 bin yasa dışı site tespit etti.
- Son beş yılda erişime kapatılan toplam site sayısı 375 bin 367 oldu.
Ayrıca 6.731 alan adı hakkında soruşturma açıldı. Bu rakamlar, sorunun boyutunun ne kadar büyük olduğunu gözler önüne seriyor.
Çözüm İçin Ne Yapılmalı?
Uzmanlara göre sanal kumar bağımlılığıyla mücadele için yalnızca yasal denetimler yeterli değil. Ailelerin bilinçlendirilmesi, gençlere yönelik farkındalık kampanyaları ve psikolojik destek mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekiyor.
Kaynak: Oksijen