Türk Tabipleri Birliği (TTB) ile İstanbul Tabip Odası, Gezi Parkı eylemleriyle bağlantılı olarak tutuklanan Ayşe Barım’ın sağlık durumuna ilişkin ortak bir ön değerlendirme yayımladı. Raporda, Barım’ın kalp hastalığının ani ölüm riski taşıdığı belirtilerek “cezaevinde kalmasının uygun olmadığı” vurgulandı ve acil tahliye çağrısında bulunuldu. Açıklama, Ayşe Barım’ın avukatlarının talebi üzerine oluşturulan bilim kurulu tarafından hazırlandı.
9 Uzmandan Ortak İmza: ‘Ani Ölüm Riski Taşıyor’
Hazırlanan ön değerlendirme raporunda, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi tarafından 2 Temmuz 2025’te verilen sağlık kurul raporuna atıf yapıldı. Raporda, Barım’a Hipertrofik Obstrüktif Kardiyomiyopati tanısı konduğu ve bu nedenle kendisine şok cihazı (ICD) takılmasının önerildiği belirtildi. Aynı zamanda ciddi beyin damar hastalığı ve sık bayılma atakları yaşadığı vurgulandı. Dokuz uzmanın ortak imzasını taşıyan değerlendirmede, “Başka sağlık sorunu olmasa bile bu kalp hastalığı tek başına tahliye için yeterlidir” ifadelerine yer verildi.
Cezaevinde Defalarca Bayıldı
Ayşe Barım, tutukluluğu boyunca sağlık sorunları nedeniyle defalarca baygınlık geçirdi. Tutuklanmadan önce kalp yetmezliği tanısıyla ameliyat hazırlığında olan ve geçmişte beyin anevrizması ameliyatı geçiren Barım, cezaevinde kaldığı sürede sağlık durumunun daha da kötüleştiğini avukatları aracılığıyla birçok kez dile getirdi. Avukatlarının 20 Mayıs’taki tahliye talebi reddedildi. Ancak 15 gün sonra Barım’ın tekrar bayılması üzerine 11 Haziran’da ikinci bir tahliye başvurusu yapıldı.
‘Her An Ölümle Sonuçlanabilir’ Uyarısı
Tahliye talebine dayanak olarak sunulan dilekçede, “Müvekkilimizin mevcut sağlık durumu, sadece kötüleşme değil, doğrudan hayati tehlike taşımaktadır. Her an ani bir durumla karşılaşılabilir. Zamanında müdahale edilmemesi durumunda kalıcı hasar veya ölüm riski söz konusudur” ifadeleri yer aldı. Dokuz uzmanın oybirliğiyle imzaladığı raporun, bu riskleri açıkça ortaya koyduğu vurgulandı.
Mahkeme Tahliye Talebini Reddetti
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, 7 Temmuz’da görülen ilk duruşmada, sağlık raporlarına rağmen Barım’ın tutukluluğunun devamına karar verdi. Dava bir sonraki duruşma için 1 Ekim 2025 tarihine ertelendi. Bu karar, özellikle insan hakları ve tıbbi etik açısından tepkilere neden oldu. Hukukçular, sağlık durumunun cezaevi koşullarına uygun olmadığı bilimsel raporlarla ortaya konmuş olmasına rağmen tutukluluğun devam etmesini “insan onuruyla bağdaşmaz” olarak değerlendirdi.
Adli Tıp Kurumu Da Sevk Kararı Verdi
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, 11 Temmuz’da Adli Tıp Kurumu’ndan Barım’ın cezaevinde kalmasına engel bir durum olup olmadığına ilişkin görüş istedi. Kurum, 24 Temmuz’da verdiği ara kararla Barım’ın tam teşekküllü bir hastaneye sevk edilmesine karar verdi. Raporda, kardiyoloji, kalp ve damar cerrahisi, nöroloji, girişimsel radyoloji, gastroenteroloji ve psikiyatri gibi birçok branşta detaylı tetkik yapılması gerektiği ifade edildi. Kesin değerlendirme için hastane sonrası nihai raporun beklenmesi gerektiği belirtildi.
Gözler Adli Tıp’tan Gelecek Kararda
Ayşe Barım’ın sağlık raporları ve tetkik sonuçları tamamlandığında, Adli Tıp Kurumu nihai değerlendirmeyi yapacak. Eğer bu rapor da TTB’nin görüşünü doğrular nitelikte çıkarsa, mahkemenin tahliye kararını gözden geçirmesi bekleniyor. Ancak uzmanlar, raporun çıkacağı zamana kadar geçen sürede geri dönüşü olmayan riskler oluşabileceği konusunda uyarıyor.
Ne Olmuştu?
Ayşe Barım, menajerliğini yaptığı sanatçıları Gezi Parkı eylemlerine yönlendirdiği iddiasıyla 24 Ocak’ta gözaltına alındı. 27 Ocak’ta sevk edildiği mahkemece tutuklanan Barım hakkında, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçlamasıyla 22 yıl 6 aydan 30 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Hakkındaki iddianame kısa sürede kabul edilerek yargılama süreci başlatıldı.
Tahliye Çağrıları Artıyor
Hem hukuk çevreleri, hem de insan hakları kuruluşları Ayşe Barım’ın sağlık durumu nedeniyle bir an önce serbest bırakılması gerektiğini savunuyor. TTB, ön değerlendirme ile kamuoyunu bilgilendirirken, İstanbul Tabip Odası da sürecin bilimsel ve etik ilkeler çerçevesinde takip edildiğini vurguladı. Gözler şimdi Adli Tıp’tan gelecek raporda ve mahkemenin olası yeni değerlendirmesinde.