Temmuz ayında Washington’da gerçekleşen görüşmede, Japonya’nın ticaret müzakerelerinden sorumlu bakanı Ryosei Akazawa, ABD Başkanı Donald Trump’la Oval Ofis’te bir araya geldi. Görüşmenin ardından Akazawa’nın “Make America Great Again” yazılı kırmızı şapka takarak poz vermesi, hem Japon kamuoyunda hem de uluslararası arenada geniş yankı uyandırdı.
Ancak bu görüntünün arkasında, Japonya ekonomisinin geleceğini etkileyecek büyüklükte bir anlaşma vardı. Akazawa, Trump yönetiminin tarifeler konusundaki taleplerine karşılık olarak ABD projelerini finanse etmek üzere 550 milyar dolar yatırım taahhüdünde bulundu. Bu miktar, Japonya’nın gayri safi yurtiçi hasılasının yaklaşık onda birine denk geliyor.
Trump’ın Sert Pazarlık Tarzı
Akazawa, Washington’a sekiz kez giderek Trump yönetimindeki ticaret yetkilileriyle uzun müzakereler yürüttü. Ancak son görüşmede Trump taleplerini artırdı. Akazawa, daha fazla gümrük indirimi sağlamak adına yeni şartları kabul etti. Bu sayede Japonya, ABD’nin tehdit ettiği yüksek tarifelerin altında bir oranla anlaşmayı tamamladı.
Trump’ın masasındaki notlara bizzat çizikler atarak pazarlık yaptığı, görüşme sırasında “Ya yatırım yaparsınız ya da daha yüksek tarifelerle karşılaşırsınız” diyerek baskı kurduğu bildirildi. Japonya tarafı, bu baskıya karşılık daha düşük tarifeler karşılığında 550 milyar dolarlık fon kurmayı kabul etti.
Japonya İçin Zor Seçim
Anlaşma, Japon ekonomisi açısından son derece hassas bir denge yarattı. Taraflar hâlâ hangi yatırımların yapılacağı konusunda net bir plan oluşturabilmiş değil. Japon yetkililer, Trump yönetiminin Japonya’nın çıkarlarıyla çelişen projeleri seçmesinden endişe ediyor. Eğer Tokyo bu projeleri finanse etmeyi reddederse, ABD’nin tarifeleri yeniden artırma hakkı bulunuyor.
Yeni başbakan Sanae Takaichi, bu anlaşmayı devralan lider olarak zorlu bir diplomatik sınavla karşı karşıya. Hem Japonya’nın iç borç yükü hem de ABD’ye yapılacak milyarlarca dolarlık yatırım taahhüdü, Takaichi’nin önündeki en büyük ikilemlerden biri.
Ryosei Akazawa ve “Şapkalı Diplomasi”
Akazawa, yakın çevresine yaptığı açıklamalarda Trump karşısında “alçakgönüllü bir tavır sergileyerek etkisiz bir imaj çizdiğini” söyledi. Oval Ofis’te “Make America Great Again” şapkasıyla gülümseyerek poz vermesi, bu stratejinin bir parçasıydı. Amacı, Trump’ın dikkatini dağıtarak gerginliği azaltmaktı.
Kaynaklara göre Akazawa, toplantılarda “Trump her konuda haklıydı” yazılı bir şapka seçeneğini de masada bulmuş, ancak daha diplomatik olan “MAGA” şapkasını tercih etmişti. Tokyo Üniversitesi’nden Prof. Izuru Makihara, bu durumu “Trump tiyatrosunda başarılı bir yardımcı oyunculuk performansı” olarak nitelendirdi.
Emlak Anlaşmasına Benzeyen Bir Model
Görüşmelerin perde arkasında, anlaşmanın yapısı giderek şekilleniyordu. İki taraf arasında, tıpkı bir emlak ortaklığı modeline benzeyen bir fon tasarlandı. Japonya, ABD ekonomisine 550 milyar dolar yatırım yapacak, bu yatırımların seçimini ise Trump yönetimi yönlendirecekti.
Fonun içeriğine göre, Japonya yatırım önerilerini 45 iş günü içinde inceleyecek, ancak reddetmesi durumunda ABD’nin daha yüksek tarifeler uygulama hakkı doğacaktı. Bu sistem, Tokyo’yu ekonomik olarak oldukça zor bir konuma soktu. Anlaşmanın “ekonomik bağımlılık” yarattığı eleştirileri, Japon kamuoyunda geniş yankı buldu.
Yeni Başbakan Takaichi Dengeleri Değiştirebilir
Trump ile temasa geçmeye hazırlanan Japonya’nın ilk kadın başbakanı Sanae Takaichi, göreve gelmeden önce bu anlaşmaya açıkça karşı çıktığını belirtmişti. Ancak seçildikten sonra dili yumuşatarak, “Mevcut anlaşmayı yeniden müzakere etmeyeceğiz” açıklamasını yaptı.
Eurasia Group Başkanı Ian Bremmer, “Trump danışmanlarını değil içgüdülerini dinleyen bir lider. Ona karşı durabilenler saygısını kazanır,” sözleriyle Takaichi’nin önündeki diplomatik dengeyi özetledi.
Tokyo Üniversitesi’nden Prof. Makihara ise, “%15’lik tarifeler çok ağır değil. İşiba Kabinesi ABD ile ilişkileri istikrara kavuşturmayı başardı” diyerek, mevcut durumun tamamen olumsuz görülmemesi gerektiğini savundu.
Japonya İçin Zor Bir Dönem Başlıyor
Trump yönetiminin agresif müzakere tarzı, birçok ülke için olduğu gibi Japonya açısından da belirsizlik yaratıyor. Takaichi hükümeti, Trump’la ilişkilerde ulusal çıkarları koruma ve ekonomik bağımsızlığı sürdürme arasında hassas bir denge kurmak zorunda.
Japonya’nın bu süreçte izleyeceği strateji, yalnızca Washington’la olan ticari ilişkileri değil, Asya-Pasifik bölgesindeki güç dengelerini de etkileyecek. Tokyo yönetimi, hem ABD ile ekonomik bağlarını koruma hem de ülke içindeki eleştirileri yatıştırma mücadelesi veriyor.
550 milyar dolarlık bu anlaşma, yalnızca bir ticaret müzakeresi değil; aynı zamanda Japonya’nın diplomatik duruşunu, ekonomik egemenliğini ve ulusal gururunu yeniden tanımlayacak bir sınav niteliğinde.
