Royal Academy of Arts’ta düzenlenen 2025 Yaz Sergisi, Tracey Emin’in “The Crucifixion” (Çarmıha Geriliş) adlı eseriyle adeta yeniden doğdu. Emin’in İsa’yı resmettiği bu çarpıcı tablo, ziyaretçileri sarsarak sergiyi alışılmışın çok ötesine taşıdı.
Sergide Dikkat Çeken An: “İsa Beni Uyandırdı”
Jonathan Jones’un aktardığına göre, serginin ortalarında birdenbire uyanır gibi olan izleyici, Tracey Emin’in tablosuyla göz göze geldiğinde kendisini “İsa tarafından uyandırılmış” hissetti. 1.600 eserin yer aldığı devasa sergide pek çok çarpıcı iş bulunuyor: Georg Baselitz’in ters çevrilmiş geyiği, Cornelia Parker’ın yansıtıcı aynaları, Tamara Kostianovsky’nin tekstil dokulu hayvan cesetleri…
Ama sergiyi sıradanlıktan kurtaran asıl eser, Emin’in “The Crucifixion”u oldu.
Emin’in Çarmıha Geriliş Yorumu: Sarsıcı ve Cesur
Tracey Emin, sanat camiasını yıllar içinde pek çok kez ikiye bölmüş bir isim. Ancak bu kez inançla bezenmiş, duygusal bir başyapıtla karşımızda. Eserde İsa, Golgotha tepesinde iki figürle birlikte çarmıha gerilmiş olarak resmedilmiş. Bu üçlüden biri bir kadın figürü ve bu tercih, geleneksel ikonografiye karşı güçlü bir sapma.
Emin’in fırçası, Lucas Cranach ve Edvard Munch gibi Kuzey Avrupa ustalarına selam gönderiyor. Christ’in bedeninde acı, yalnızlık ve insan kırılganlığı bütün çıplaklığıyla resmedilmiş. Sarı bir çöl fonunda mavi tonlarla çizilen İsa figürü, Francis Bacon’un soyut çerçevelemesini andırır biçimde bir varoluş mahkûmiyetine yerleştirilmiş.
“Hepimiz Çarmıha Geriliyoruz” Mesajı
Emin bu eserle, izleyiciye şu soruyu sorduruyor: “Sadece İsa mı çarmıha geriliyor?” Cevap ise resmin kendisinde gizli: Hayır, aslında hepimiz.
Bu tablo, Lucian Freud’un ölümünden bu yana İngiltere’de yapılan en etkileyici yeni resimlerden biri olarak nitelendiriliyor. İnançlı olun ya da olmayın, Emin’in resmi insan kırılganlığının evrenselliğini derinlemesine hissettiriyor.
Başka Neler Var? Sherman, Scully, Anderson ve Diğerleri
Sergi yalnızca Emin’in çığlığıyla değil, diğer ustaların işleriyle de dikkat çekiyor. George Shaw’un “Survivors 1” adlı çalışması, Britanya hüznünü tuvale taşıyor. Frank Bowling’in “Red, Yellow and Blue” eseri, Whistler’in “Nocturne”lerine soyut bir selam yolluyor. Hurvin Anderson’ın “The Harder They Fall” adlı tablosu ise iklim krizine alegorik bir bakış sunuyor.
Cornelia Parker, Cindy Sherman, Sean Scully, Rose Wylie gibi usta sanatçılarla birlikte Allen Jones’un hâlâ tartışma yaratan cinsiyet temsilleri, Paulina Olowska’nın metrodaki kadın figürleri ve Marcus Harvey’in Nelson tablosu sergiyi çeşitlendiriyor.
Mizah da Eksik Değil
RA Yaz Sergisi’nin avlusunda Ryan Gander’ın “Ne kadar çok, çoktur?” gibi sorularla bezenmiş dev siyah şişme topları yer alıyor. Bu eğlenceli giriş, izleyiciyi serginin hem düşündüren hem de keyif veren yapısına hazırlıyor.