İngiltere merkezli teknoloji şirketi DEEP, sualtı habitatları geliştirmeye odaklanarak deniz araştırmalarında çığır açmayı hedefliyor. Şirketin tasarladığı modüler sualtı yaşam alanları, bilimsel araştırmalardan güvenliğe, turizmden stratejik altyapı korumasına kadar birçok alanda kullanılabilecek şekilde tasarlanıyor.
DEEP Başkanı Sean Wolpert, bu yenilikçi projeye dair şunları ifade ediyor: “Okyanus, insanlık için hala keşfedilmemiş bir alan. Uzayın derinliklerini görebiliyor, yeryüzündeki çoğu şeyi gözlemleyebiliyoruz; ancak okyanusun yüzeyinin altı, insanlık ve doğa arasındaki en büyük kopukluğu temsil ediyor.”
İlk Hedef: Vanguard
Şirketin ilk yaşam alanı olan Vanguard, 2025 yılı sonuna kadar kullanıma sunulacak. 12 metre uzunluğunda ve 7,5 metre genişliğindeki bu habitat, 100 metre derinlikte kısa süreli görevlerde üç kişiyi barındırabilecek şekilde tasarlandı. Vanguard aynı zamanda, 2027’de devreye alınması planlanan daha büyük bir sualtı habitatı olan Sentinel için bir test platformu olarak kullanılacak.
Sentinel ise 28 güne kadar altı kişiyi barındırabilecek kapasitede, gelişmiş bir yaşam alanı olarak tasarlanıyor. 200 metre derinlikte çalışacak bu habitat, araştırmacılar için kapsamlı ıslak ve kuru laboratuvarlar içerecek. Ayrıca, dalgıçların okyanus ve habitat arasında kolayca geçiş yapmasını sağlayan bir “ay havuzu” bulunacak. Bu teknoloji, yüzeye çıkma ihtiyacını azaltarak deniz tabanından gerçek zamanlı numune toplama ve analiz yapma imkanı sunuyor.
Kritik Altyapıların Korunması
Wolpert, sualtı yaşam alanlarının sadece bilimsel araştırmalar için değil, aynı zamanda kritik altyapının korunması için büyük bir potansiyele sahip olduğunu belirtiyor. Dünya internet trafiğinin %95’inden fazlasını taşıyan denizaltı kabloları ile petrol ve gaz boru hatlarının sabotajlara karşı savunmasız olduğunu hatırlatan Wolpert, NATO’nun da bu konuda adımlar attığını belirtiyor.
Son yıllarda Baltık Denizi’nde yaşanan kablo hasarları ve Kuzey Akım boru hattına yönelik sabotajlar, bu tür altyapının korunmasının önemini bir kez daha gündeme taşıdı. DEEP, sualtı habitatlarının bu tip kritik altyapıyı gözlemlemek ve korumak için ideal platformlar sunduğunu savunuyor.
Sualtında Yeni Bir Çağ
Sentinel sadece bir araştırma istasyonu olarak değil, aynı zamanda sürükleyici bir turizm deneyimi sunarak bir cazibe merkezi haline gelebilir. Wolpert, bu projeyi uzay keşfindeki başarılarıyla tanınan SpaceX’e benzeterek, okyanusu yeniden ilgi odağı haline getirmeyi hedeflediklerini ifade ediyor: “Amacımız, en iyi zihinleri bir araya getirerek denizde yenilik yapacak bir platform sunmak.”
3D Baskı Teknolojisiyle Üretim
DEEP, Sentinel’i inşa etmek için yenilikçi bir 3D baskı yöntemi kullanıyor. Tel ark katkılı üretim adı verilen bu yöntem, metal tel kullanarak yaşam alanını katman katman inşa ediyor. Bu sayede geleneksel yöntemlere kıyasla daha az atık oluşuyor ve dayanıklı yapılar elde ediliyor.
Habitatların modüler yapısı, yeniden birleştirilmelerine ve farklı ihtiyaçlara göre dönüştürülmelerine olanak tanıyor. Örneğin, bir modül yatakhane olarak kullanılırken, başka bir modül laboratuvar olarak yapılandırılabiliyor.
Gelecekteki Kullanım Alanları
DEEP, sualtı yaşam alanlarını Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Amerika’daki potansiyel müşterilere sunmayı hedefliyor. Vanguard’ın konuşlandırılacağı yer henüz belirlenmemiş olsa da, şirketin küresel deniz araştırmaları ve güvenlik alanında bir öncü olma yolunda ilerlediği belirtiliyor.