Oxford Üniversitesi’nde yaşanan şok edici bir gerçek, akademik dünyanın karanlık yüzünü gün yüzüne çıkardı. Yapılan araştırmalar, üniversite bünyesinde yer alan Worcester College‘da onlarca yıl boyunca insan kafatasından yapılmış bir kadehle şarap içildiğini ortaya koydu. Üstelik bu kadehin, Karayipler’de yaşayan köleleştirilmiş bir kadına ait olduğu düşünülüyor.
Kafatası Kadehinin Şok Eden Geçmişi
Pitt Rivers Müzesi’nin dünya arkeolojisi küratörü Prof. Dan Hicks, “Every Monument Will Fall” adlı yeni kitabında, bu utanç verici geleneğin izini sürdü. Hicks’in araştırmasına göre, gümüş kenarlıkla süslenen bu kafatası kadehi, 2015 yılına kadar resmi akşam yemeklerinde düzenli olarak kullanıldı. Zamanla şarap sızdırmaya başlayan kadeh, daha sonra çikolata servisi amacıyla kullanılmaya başlandı.
Kafatasının Kökeni: Bir Karayip Trajedisi
Karbon tarihleme çalışmaları, kafatasının yaklaşık 225 yıllık olduğunu gösteriyor. Boyutu ve elde edilen diğer kanıtlar, kalıntının büyük olasılıkla Karayipler’de yaşayan köleleştirilmiş bir kadına ait olduğunu ortaya koyuyor. Ancak trajik bir şekilde, kadehin sahibi olan kadının kimliği tarihten tamamen silinmiş durumda.
Buna karşın, kadehi kullanan ve bağışlayan kişilerin kimlikleri detaylı şekilde belgelenmiş. Kadeh, faşist görüşleriyle bilinen eski Oxford öğrencisi George Pitt-Rivers tarafından 1946 yılında Worcester College’a bağışlandı.
Pitt-Rivers Ailesi ve Karanlık Geçmiş
George Pitt-Rivers, II. Dünya Savaşı sırasında faşist lider Oswald Mosley’i desteklediği için İngiliz hükümeti tarafından gözaltına alınmıştı. Ailesinin kökeni, 19. yüzyılda ünlü arkeolog ve koleksiyoncu Augustus Henry Lane Fox Pitt-Rivers’a dayanıyor. Yaşlı Pitt-Rivers, kafatası kadehini 1884 yılında bir müzayededen satın almıştı. Kadeh, zamanında Kraliçe Victoria’nın taç giydiği yıl olan 1838 tarihini taşıyan gümüş damgalarla işaretlenmişti.
Worcester College’ın Açıklaması: “Saygılı Bir Saklama”
Konuya ilişkin açıklama yapan Worcester College sözcüsü, kadehin 2011 yılından sonra kullanımının ciddi şekilde sınırlandırıldığını ve 10 yıl önce tamamen kaldırıldığını belirtti. Yapılan hukuki ve bilimsel danışmanlıklar neticesinde, kadehin “saygılı bir biçimde, kalıcı erişimi yasaklanmış arşivde” saklandığı ifade edildi.
Hicks: “Kurbanlar Tarihten Silindi”
Prof. Dan Hicks, sömürgecilik tartışmalarının yalnızca kâr eden Britanyalıların kahramanlaştırılması üzerine odaklandığını, ancak asıl kurbanların tarih sahnesinden bilinçli olarak silindiğini vurguladı. Hicks, “İnsanlıktan çıkarma ve kimliklerin yok edilmesi, sömürge şiddetinin bir parçasıydı” sözleriyle bu utanç verici geleneğin ideolojik altyapısını gözler önüne serdi.
Bir Sömürge Utancı: Kültürel Üstünlük ve Irkçılığın İzleri
Bu olay, Britanya İmparatorluğu döneminde süregelen ırkçı ideolojilerin ve kültürel üstünlük anlayışının nasıl somutlaşabildiğinin bir örneği olarak gösteriliyor. Bir insan kalıntısının masaüstü süsüne dönüştürülmesi, sömürgecilik döneminde hayatını kaybeden milyonlarca insanın yaşadığı trajedinin küçük ama korkunç bir yansıması.