Türkiye’de uzun süredir kamuoyunun ve uluslararası insan hakları kuruluşlarının gündeminde yer alan Osman Kavala, tutukluluğunda sekizinci yılın sona ermesinin ardından yeni bir açıklama yayımladı. Silivri Cezaevinde bulunan iş insanı ve sivil toplum temsilcisi Kavala, yayımladığı mesajda hem geçmiş hukuki süreci hatırlattı hem de geleceğe dair beklentilerini dile getirdi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) “derhal serbest bırakılmalı” kararına rağmen tutuklu bulunan Kavala, mesajında hukukun üstünlüğüne olan inancını vurguladı.
Kavala, açıklamasında “temel hukuk kurallarına riayet eden, insan haklarına ve insan haysiyetine saygı duyan bir anlayışın Türkiye’de de hâkim olacağına inanmaya devam ediyorum” ifadelerini kullanarak hukuki sürecin kendisi açısından yarattığı tabloya dikkat çekti. Bununla birlikte sürecin adil yargılanma bağlamında tartışmalı bir konuma gelmesinin, yalnızca kendisi için değil, yargıya güven duygusu açısından da önem taşıdığını belirtti.
Gezi Davası Ve Bozulan Beraat Kararları
Osman Kavala mesajında hukuki sürecin dönüm noktalarına ayrıntılı şekilde yer verdi. Hatırlanacağı üzere Kavala, 2017 yılında tutuklanmış ve uzun süre boyunca “Gezi olaylarını finanse etmek” iddiasıyla yargılanmıştı. 2020’de görülen ilk Gezi davasında beraat kararı verilmiş, kararda Kavala’yı herhangi bir suçla ilişkilendiren somut delil bulunmadığı vurgulanmıştı. Beraat kararının ardından AİHM de benzer şekilde tutukluluğun hukuki dayanağının bulunmadığına dikkat çekmişti.
Kavala açıklamasında, beraat kararının bozulduğunu, ardından hukuki sürecin “vicdani kanaat” gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet cezasına dönüştüğünü hatırlattı. Mahkeme kararıyla birlikte Kavala ile birlikte yargılanan sivil toplum temsilcilerinin de 18’er yıl hapis cezasına çarptırıldığını belirtti.
Casusluk Suçlaması Ve Hukuki Tartışmalar
Kavala’nın mesajında dikkat çektiği noktalardan biri de uzun süre tutukluluğunun “casusluk” suçlamasıyla sürdürülmesiydi. Buna ilişkin ifadelerinde “Devletin gizli bilgilerini nasıl ve nereden elde ettiğime dair hiçbir açıklama yapılmadan, yasadaki tanımların dışında bir suç kurgulandı” sözleri öne çıktı. Gezi davasında verilen mahkûmiyet kararının ardından bu suçlamanın düştüğünü belirten Kavala, sürecin “hukuki tutarlılık” açısından tartışmalı bir görünüm taşıdığını ifade etti.
Geleceğe Dair Mesaj: “Umudumu Koruyorum”
Cezaevinde geçen sekiz yılın ardından dokuzuncu yılına giren Kavala, sürecin kişisel yönüne de değindi. Yaşadığı hukuki engellere rağmen umudunu koruduğunu belirterek şu ifadeleri paylaştı:
“Cezaevinde dokuzuncu yılıma girerken temel hukuk kurallarına riayet eden, insan haklarına ve insan haysiyetine saygı gösteren anlayışın ülkemizde de egemen olacağına inanmaya devam ediyorum.”
Bu sözler, Kavala’nın hem yargı reformu beklentisini hem de insan haklarına dayalı demokratik düzen vurgusunu bir kez daha ortaya koydu.
AİHM Kararı Ve Uluslararası Tepkiler
AİHM, 2019 yılında Osman Kavala’nın serbest bırakılması gerektiğine hükmetmişti. Buna karşın karar uygulanmadı ve süreç uluslararası hukuk çevrelerinde tartışma yarattı. Avrupa Konseyi, Türkiye’nin kararı yerine getirmediği gerekçesiyle ihlal prosedürü başlatmıştı. Kavala dosyası, bu nedenle Avrupa-Türkiye ilişkilerinde kritik başlıklardan biri olmayı sürdürüyor.
