22 Temmuz 2011’de Norveç tarihinin en karanlık günlerinden biri yaşanmıştı. Aşırı sağcı Anders Behring Breivik, önce Oslo’da bir hükümet binasının önünde bomba patlattı ve sekiz kişiyi öldürdü. Ardından Utøya Adası’na geçerek, Norveç İşçi Partisi’nin gençlik kampında 69 kişiyi – çoğu genç – katletti. Bu kanlı saldırı, yalnızca Norveç değil, tüm Avrupa için bir travma haline geldi.
Aradan geçen 14 yılın ardından, Norveç bu trajediye karşı kalıcı bir cevap veriyor. 2026 yılında, saldırının 15. yıldönümünde açılması planlanan ulusal anıt, başkent Oslo’daki hükümet kompleksi alanında inşa edilecek.
Matias Faldbakken’dan “Upholding”: Anıtın Adı Umut
Seçilen anıt tasarımı, Norveçli sanatçı Matias Faldbakken imzasını taşıyor. “Upholding” (Ayakta Tutmak) adlı eser, 12 metre yüksekliğinde, 15 metre genişliğinde ve tam 500 bin taş parçasından oluşan bir mozaik olacak. Tasarımın merkezinde ise, Utøya Adası’na özgü bir su kuşunun göle yansıması yer alıyor.
Faldbakken, mozaiği bilinçli olarak seçtiğini belirtiyor: “Parçalardan oluşan bir görüntü, her bir taş kendi yerinde anlam kazanıyor. Antik dönemlerde mozaikler ‘sonsuzluk için yapılmış resimler’ olarak adlandırılırdı.”
Sanat ve Bellek: Sessizliğin İçindeki Anlam
Faldbakken’in ifadesiyle, bu anıt yalnızca estetik bir çalışma değil; aynı zamanda bir toplumsal pencere. Sanatçı, “Bu çalışma, Utøya’daki ikinci suç mahalline bakan bir pencere gibi tasarlandı,” diyor. Kuşun yansısı, hayat ve ölüm arasında sembolik bir geçiş sunuyor. “Huzurlu ama aynı zamanda içinden geçen bir gerilim taşıyor,” diye ekliyor.
Utøya’daki gözlemlerinden esinlenen Faldbakken, kuşun kırılgan ama dikkat çeken fiziğinin, anıtın duygusal yapısına hizmet ettiğini vurguluyor.
Halk Katılımıyla İnşa Edilecek
En dikkat çeken detaylardan biri ise, hayatını kaybedenlerin yakınları ve saldırıdan sağ kurtulanların anıtın inşasına doğrudan katılacak olması. 77 kurbanın isimleri anıtın tabanına işlenecek. Ayrıca bu kişilerin, mozaiğin taşlarını birlikte yerleştirmesi planlanıyor. Böylece bu çalışma sadece bir sanat eseri değil, aynı zamanda toplumsal dayanışmanın fiziksel bir temsili haline gelecek.
Tartışmalı Geçmişten Toplumsal Uyum Sürecine
Anıt süreci geçmişte bazı zorluklara sahne olmuştu. 2014 yılında Utøya adasında inşa edilmek istenen “Memory Wound” (Hafıza Yarığı) isimli anıt, adaya fiziksel bir yara açacağı gerekçesiyle büyük tepki almış ve proje iptal edilmişti. Bu defa ise sürecin şeffaf, katılımcı ve duyarlı biçimde yönetildiği özellikle vurgulanıyor.
Seçici kurulda yer alan, saldırıdan sağ kurtulan Regitze Schäffer Botnen, süreci şöyle özetliyor: “Önce tüm mağdurları temsil etmeye çalıştım, sonra anladım ki bu mümkün değil. En iyi anıtın ne olduğu üzerine birlikte düşündük.”
21 Yıl Hapis: Ama Sonsuz Tehdit
Breivik, 2012’de Norveç’te verilebilecek en uzun ceza olan 21 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak bu ceza, “forvaring” adı verilen ve tehdit oluşturduğu sürece süresiz olarak uzatılabilen özel bir statüye sahip. Oslo Üniversitesi’nden hukuk profesörü Thomas Ugelvik, “Teorik olarak bu anıtın önünden bir gün özgürce geçebilir, ama bu çok düşük ihtimal,” diyor.
Norveçlilerin Direnişi: Güllerle Gelen Umut
Saldırının hemen ardından, on binlerce Norveçli, ellerinde güllerle Oslo sokaklarında yürüyerek aşırılığa karşı sessiz ama güçlü bir tepki vermişti. O yürüyüş, özgürlük, açıklık ve demokratik değerlerin kolayca teslim edilmeyeceğini tüm dünyaya duyurdu.
Jens Stoltenberg, saldırı zamanında başbakan olan ve bugün Norveç’in maliye bakanı olarak görev yapan liderlerden biri olarak, “Anıtlar, geçmişteki dehşeti unutmamak ve bir daha yaşanmasını engellemek için gereklidir,” diyor. “Ama en büyük anıt, bu tür saldırıların bir daha asla yaşanmamasıdır.”