Pulitzer ödüllü New York Times yazarı Roger Cohen, İran’ın içinde bulunduğu krizi “rejimin şimdiye kadarki en zor sınavı” olarak yorumladı. İran’ın toplam üretimi 2012’den bu yana %45 oranında düştü. Cohen’e göre bu düşüş yalnızca uluslararası yaptırımlarla değil, aynı zamanda yolsuzluk, başarısız özelleştirme ve şişirilmiş devlet şirketleriyle açıklanabilir. Nükleer programı için ayrılan milyarlarca dolarlık bütçe ise iç ekonomik çöküşü daha da derinleştiriyor.
İsrail Saldırılarıyla Derinleşen Kriz
İsrail, çatışmaların ilk günlerinde İran’ın en stratejik noktalarına saldırdı. Natanz’daki zenginleştirme tesisini vurdu, en üst düzeydeki generaller ve nükleer bilim insanlarını hedef aldı. Petrol rafinerileri bombalandı ve İran hava sahasının kontrolü tamamen kaybedildi. Binlerce kişi Tahran’dan kaçtı. İran Sağlık Bakanlığı en az 224 sivilin öldüğünü, bu sayının bombardımanın sürdüğü her saat arttığını duyurdu.
Sovyetler Gibi Dağılan Bir Rejim Mi?
Washington merkezli Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’ndan Karim Sadjadpour, İran rejimini Sovyetler Birliği’nin son dönemine benzetti. Rejim içi çürüme ve dış baskılar arasında ayakta kalmaya çalışan 86 yaşındaki Ayetullah Ali Hamaney, geçmişte olduğu gibi bu krizi de bastırmaya çalışıyor. 2009’daki protestolarda olduğu gibi rejim güvenlik güçlerinin sert müdahalesiyle karşılık verdiğinde hayatta kalmayı başarmıştı. Ancak bugünkü baskı çok daha büyük.
İçeride Direniş Zayıf, Dışarıda Baskı Artıyor
İran halkı ekonomik kriz, siyasi baskılar ve bombalar altında protesto edemez hale geldi. Hamaney’e ölüm sloganları geceleri duyulsa da ciddi bir muhalefet lideri ya da örgütlü direnişin olmadığı vurgulanıyor. Bu nedenle rejimin çökmesi ihtimali olsa da süreci yönetecek güçlü bir alternatif yok. Hamaney ise Trump’ın “koşulsuz teslim olun” çağrısına “İran hiçbir dayatmaya boyun eğmez” sözleriyle karşılık verdi.
Ekonomik Çöküşün Temel Sebepleri Neler?
İran’ın gayri safi yurtiçi hasılası 2012’den bu yana %45 azaldı. Uluslararası yaptırımlar nükleer program nedeniyle ağırlaştı ancak esas kriz; devlet şirketlerinin hantallığı, özelleştirmelerin başarısızlığı ve yaygın yolsuzluk. Obama döneminde yapılan nükleer anlaşma Trump tarafından bozulduktan sonra İran ekonomisi daha da kırılgan hale geldi. Bugün milyonlarca İranlı işsiz, yoksul ve umutsuz durumda.
Muhalifler Bile Milliyetçileşti
Rejim muhalifleri dahi İsrail’in bombardımanına karşı vatansever bir tavır sergiliyor. Bu saldırılar, bazıları için İran’ın da nükleer bomba sahibi olması gerektiğinin göstergesi. Komşuları Pakistan, Hindistan ve İsrail’in nükleer güç olması, İran’da bu düşünceyi güçlendiriyor. Siyaset bilimci Saddagh Zibakalm, “Vatanımız işgal ediliyorken sessiz kalamayız” diyerek bu durumu özetliyor.
İsrail’in Sınırları Aşan Hedefi
İsrail Başbakanı Netanyahu saldırıları “önleyici” olarak tanımlasa da artık hedefin rejimi yıkmak olduğu netleşmiş durumda. Netanyahu, “İran liderleri valizlerini topladı” diyerek psikolojik baskı yapıyor. Ancak hâlâ somut bir liderin kaçtığına dair bir kanıt bulunmuyor. Bu da saldırıların kısa sürede rejimi devirmesinin zor olduğunu gösteriyor.
Rejimin Devrilmesi Kaos Yaratır Mı?
İslam Cumhuriyeti yıkılırsa yerine ne geleceği belirsiz. Irak ve Libya örnekleri, rejim değişikliklerinin kısa vadede kaosa ve iç savaşlara yol açabileceğini kanıtladı. İran’da da benzer bir senaryonun yaşanabileceği uyarıları yapılıyor. Rejim çözülse bile yapısal bir dönüşümün kolay olmayacağı ortada.
ABD Savaşa Girerse Ne Olur?
Johns Hopkins Üniversitesi’nden Vali Nasr, ABD’nin savaşa doğrudan dahil olmasının İran’da “silinmez bir travma” yaratacağını söylüyor. İran ve ABD arasındaki tarihsel travmalar –1979 rehine krizi, 1988 uçak faciası ve 1953 darbesi– hâlâ derin etkiler yaratıyor. Bu savaşa aktif katılım, bu zincirin yeni ve çok daha ağır bir halkası olabilir.
Bir Zombi Rejim: Ama Ne Kadar Daha Ayakta Kalır?
Karim Sadjadpour’un deyimiyle “İslam Cumhuriyeti bir zombi rejimdir.” Yani teknik olarak yaşıyor ama ağır bir çöküş sürecine girmiş durumda. Yönetim hâlâ ayakta olsa da hem içeride hem dışarıda geniş bir meşruiyet kriziyle karşı karşıya. Sadjadpour’a göre bu rejim ancak “kargaşa yaratarak” yaşamını sürdürüyor.