Meta CEO’su Mark Zuckerberg, ABD’nin başkenti Washington DC’de 23 milyon dolar değerinde bir malikane satın alarak dikkatleri yeniden üzerine çekti. Zuckerberg’in bu hamlesi, teknoloji dünyasının politik merkezle olan ilişkisinin yeni bir göstergesi olarak yorumlanıyor. Satın alınan malikane, Beyaz Saray’a sadece 15 dakika uzaklıkta bulunuyor ve ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in resmi konutuna da yürüme mesafesinde yer alıyor.
New York Post’un ismi açıklanmayan bir Meta sözcüsüne dayandırdığı haberine göre, Zuckerberg’in bu malikaneyi satın almasının arkasında, Meta’nın Amerikan teknoloji liderliğine dair politikalar üzerinde artan etkisi bulunuyor. Sözcü, Zuckerberg’in bu evi “başkentte daha fazla zaman geçirmek” amacıyla aldığını belirtiyor.
Washington Tarihinin En Pahalı Evlerinden Biri
Amerikan siyasi dergisi Politico, satın alınan malikaneyi “Washington tarihinin en pahalı üçüncü evi” olarak tanımladı. Toplam 1430 metrekarelik genişliğe sahip olan yapı, lüks konut piyasasında yeni bir çıta oluşturmuş durumda. Evin mimarisi, güvenlik altyapısı ve konumu itibarıyla hem politik hem de ekonomik mesajlar içerdiği düşünülüyor.
Zuckerberg’in Washington’daki bu yatırımı, yalnızca bireysel bir konut tercihi olmanın ötesinde, Meta’nın politik stratejileriyle doğrudan ilişkili bir adım olarak görülüyor. Teknoloji devlerinin son yıllarda başkentte ofislerini büyütmeleri, düşünce kuruluşlarıyla ilişkilerini sıkılaştırmaları ve üst düzey yöneticilerinin burada daha fazla görünür hale gelmeleri bu durumu destekliyor.
Teknoloji Devlerinin Başkent Hamlesi
Zuckerberg bu hamleyle Washington’da mülk sahibi olan teknoloji liderleri kervanına katılmış oldu. Amazon’un kurucusu Jeff Bezos, yine başkentte milyon dolarlık tarihi bir konak satın alarak gündeme gelmişti. Aynı şekilde Google ve Apple gibi şirketlerin üst düzey yöneticileri de son yıllarda Washington’daki varlıklarını artırıyor.
Bu tür yatırımlar, teknoloji şirketlerinin yalnızca ticari değil, aynı zamanda politik etki alanlarını da genişletme stratejilerinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Özellikle veri gizliliği, yapay zeka regülasyonları ve dijital içerik denetimi gibi konuların gündemin merkezinde yer aldığı bu dönemde, teknoloji liderlerinin karar alma süreçlerine daha yakın olmak istemesi şaşırtıcı değil.
Meta ve Washington Arasındaki Dikkat Çekici Dinamikler
Meta ile Washington arasındaki ilişkiler son yıllarda oldukça tartışmalı bir seyir izliyor. Özellikle Donald Trump’ın 6 Ocak 2021 Kongre baskını sonrası Facebook hesabının askıya alınması, platformun siyasi tarafsızlığı konusundaki eleştirileri artırmıştı. Trump, bu uygulamayı “sansür” olarak nitelendirerek Meta’ya dava açmış; taraflar geçtiğimiz aylarda 25 milyon dolarlık bir anlaşmayla uzlaşmaya varmıştı.
Bu olayın ardından gelen mülk satın alımı, kamuoyunda “tesadüf mü, stratejik bir hareket mi?” sorularını gündeme getirdi. Meta, bu süreçte yasa yapıcılarla doğrudan temas kurmayı amaçlayan bir lobi stratejisi izliyor olabilir. Zuckerberg’in başkente daha sık gitmesi ve burada kalıcı bir konut edinmesi, bu stratejiyi destekleyen bir adım olarak değerlendirilebilir.
Güç ve Konumun Simgesi Olarak Mülkiyet
ABD’de zengin bireylerin ve kurumsal liderlerin başkent Washington DC’de ev satın alması, yalnızca bir yaşam tercihi değil; aynı zamanda politik ve sosyal bir pozisyon alma biçimi olarak yorumlanıyor. Bu bağlamda Zuckerberg’in yatırımı, hem Meta’nın başkentteki etkisini artırma arzusu, hem de onun bireysel düzeyde karar vericilere daha yakın olma isteğinin sembolü olabilir.