Petros Markaris, polisiye edebiyatın usta kalemlerinden biri olmasının yanı sıra, toplumsal hafızanın ve modern dünyanın değişen dinamiklerinin de derin bir gözlemcisi. İstanbul’da doğan, ancak 6-7 Eylül olaylarının ardından Yunanistan’a yerleşen Markaris, eserlerinde suçun toplumsal bir ayna olarak kullanılabileceğini ustalıkla gösteriyor. Yazdığı Bir Komiser Haritos Polisiye Serisi, suç romanı formatını aşarak ekonomik, politik ve toplumsal eleştiriler sunuyor. Beyoğlu’nda gerçekleştirdiğimiz bu keyifli sohbet, hem romanlarının içeriğini hem de yazarın derinlikli bakış açısını keşfetme fırsatı sundu.
Yeni Maceralar: Üç Güzeller ve Offshore
Markaris’in Türkçeye çevrilen serisinin en yeni iki kitabı, Üç Güzeller ve Offshore.
- Üç Güzeller, Komiser Haritos’un tatil sırasında karşılaştığı üç fal tutkunu Yunan hanımefendisiyle başlayan olayları ve akademik çevrede işlenen bir cinayeti konu alıyor. Yazar, bu romanında eğitim sektörünü mizahi bir dille eleştirirken, bireysel ve toplumsal sorunlara da derinlemesine bir bakış sunuyor.
- Offshore, ekonomik kriz sonrası Yunanistan’ın sahte bir zenginlik döneminde işlenen bir devlet memuru cinayeti etrafında şekilleniyor. Kara para aklama ve yozlaşma temalarını işlerken, modern dünyada ekonomik sistemlerin çöküşünü çarpıcı bir şekilde anlatıyor.
“Katil Kim?”den “Neden?”e: Polisiye Romanlarının Evrimi
Markaris, polisiye türünün geçirdiği dönüşümü şöyle açıklıyor:
“1950’lere kadar temel soru ‘Katil kim?’ idi. Bugün ise ‘Neden bu cinayet işlendi?’ sorusu ön plana çıkıyor. Bu da yazarı farklı bir bakış açısına yöneltiyor. Romanlarımda katil ve kurban bazen aynı karakterde birleşiyor. Çünkü değişen dünyada, insanlar artık dayanamıyor ve bu durum onları suça sürüklüyor.”
Bu yaklaşım, yazarın eserlerini geleneksel polisiye türünden ayırarak toplumsal eleştiriyi merkezine alan bir platforma dönüştürüyor. Markaris’in karakterleri sadece suç işlemekle kalmıyor, aynı zamanda bu suçun nedenlerini toplumsal ve bireysel bir çerçevede sorguluyor.
Komiser Haritos ve Feminist Dokunuşlar
Markaris, serinin ana karakteri olan Komiser Haritos’un da yıllar içinde değişim geçirdiğini belirtiyor. Haritos, artık bir polis şefi ve olaylara daha geniş bir açıdan bakıyor. Ayrıca kadın karakterlerin gücü romanlarda daha belirgin hale geliyor. Bununla ilgili Markaris şunları söylüyor:
“Son romanımda, cinayet masasının başına bir kadın getiriyorum. İnsanlar neden böyle bir karakter yarattığımı soruyor. Ben de ‘Neden olmasın? Erkeklerde olan özellikler kadınlarda da olabilir,’ diyorum.”
Öfke ve İlham: Markaris’in Yazma Süreci
Yazarın yaratıcı süreci, genellikle finansal sistemde ya da politikada yaşanan olaylara duyduğu öfke ile başlıyor. “Bir roman yazmaya başlamam için beni çileden çıkaran bir olay olmalı,” diyor Markaris. Roman yazmaya başladığında ise bu öfke yerini daha sakin bir bakış açısına bırakıyor. Bu yöntemin ilhamını Bertolt Brecht’ten aldığını belirtiyor.
Yapay Zekâya Eleştiri
Markaris’in şu sıralar en çok üzerinde durduğu konu yapay zekâ. Yeni romanının merkezinde de bu konu yer alıyor.
“Kimse bu sistemin nereye gideceğini düşünmüyor. Herkes yapay zekâyı bir mucize gibi görüyor. Ancak atom bombasının gelişimi de başlangıçta böyle görülüyordu ve sonuçlar ortada,” diyor.
İstanbul’a Dair Bitmeyen Özlem
İstanbul doğumlu Markaris, 6-7 Eylül olaylarından sonra Viyana ve Atina’ya yerleşmek zorunda kalmış. Ancak İstanbul’a olan özlemi hiç bitmemiş:
“Atina’nın yaşam tarzına alışmak benim için çok uzun zaman aldı. İstanbul’un sosyal hayatı bana çok daha yakındı. Ancak anılar ve özlem duyguları hep ağır bastı.”
Ekonomik Kriz ve Toplumsal Çöküş
Offshore romanında ekonomik kriz sonrası yozlaşma ve toplumsal çöküşü işlerken, Markaris’in en çok zorlandığı nokta, toplumun kriz sonrası verdiği tepkiler olmuş.
“Yunanistan bir zamanlar fakir bir ülkeydi ama bu fakirlikle başa çıkmayı biliyordu. Ancak yapay bir zenginlik dalgasıyla bu denge bozuldu. Kriz, yalnızca parayla çözülemez çünkü temel sorun sistemin değerleri yitirmesidir.”