Filiz Akın’ın vefatı, sadece bir sanatçının kaybı değil, aynı zamanda bir kültürel dönemin sessizce kapanışı anlamına geliyor. 82 yaşında hayata veda eden usta oyuncu, Yeşilçam’ın “Dört Yapraklı Yonca”sının yaşayan son zarafet simgelerinden biriydi.
Zatürre ve çeşitli enfeksiyonlara bağlı sağlık sorunları nedeniyle bir süredir tedavi altında olan Akın, geçtiğimiz aylarda Bodrum’dan İstanbul’a Sağlık Bakanlığı’na ait ambulans uçakla sevk edilmişti. O günden bu yana hastanede tedavi gören usta sanatçı, bugün hayata gözlerini yumdu.
Bu veda, yalnızca bir insanın kaybı değil, bir temsilin, bir dönemin, bir dilin, bir bakışın da yitip gitmesidir.
Zarafetin, Sessiz Gücün ve Modern Kadının Temsilcisiydi
1960’lı ve 70’li yıllar boyunca sinema perdesine yansıyan kadın karakterlerin çoğu “fedakâr anne” ya da “mağdur sevgili” rollerinde sabitlenmişken, Filiz Akın bu kalıpları kıran nadir kadın oyunculardan biri oldu. O, sinemada ilk kez kentli, eğitimli, kendi ayakları üzerinde duran ve zarafetinden ödün vermeyen kadın profiliyle karşımıza çıktı.
Bu yönüyle yalnızca bir oyuncu değil, aynı zamanda bir toplumsal dönüşümün aktörüydü. Erkek egemen bir endüstride, kendi duruşunu sesini yükseltmeden daima duyurmayı başardı. Sinemadaki kadın temsiline kattığı bu farklılık, onu zamanla sadece bir aktrist değil, bir duruşun, bir tavrın simgesi haline getirdi.
Dört Yapraklı Yonca’nın Sessiz Yaprağıydı
Yeşilçam’ın efsane kadın oyuncuları arasında Türkan Şoray’ın tutkusu, Fatma Girik’in meydan okuyan gücü, Hülya Koçyiğit’in masumiyeti varsa, Filiz Akın da bu dörtgenin incelikli zekâsı ve içten zarafeti olarak yer aldı. Bu bağlamda, onun kaybı yalnızca bir oyuncunun değil, bir denge unsurunun kaybı anlamına da geliyor.
Bir Dönemin İletişim Biçimini Temsil Ediyordu
Bugün ekranlarda daha yüksek sesle, daha keskin sözlerle yürüyen anlatılar arasında, Filiz Akın gibi “az ama öz” konuşan, duruşuyla anlatan oyuncuların kıymeti her geçen gün daha çok anlaşılıyor. Sosyal medya çağının görselliğe dayalı dünyasında bile, onun bir siyah beyaz fotoğrafının binlerce paylaşım alması, aslında bu sessiz etkiye duyulan ihtiyacın da göstergesi.
Veda Değil, Hatırlatma
Filiz Akın’ın ardından söylenecek çok söz var. Ancak bu kaybı anlamak için onu sadece bir sinema figürü olarak görmek yetersiz kalır. O, Türkiye’nin modernleşme serüveninde kadınların sinema yoluyla kendilerini görmeye başladığı ilk aynalardan biriydi.
Ve şimdi o ayna artık aramızda değil.
Ama izleri her kadrajda, her bakışta, her ince gülümsemede yaşıyor.