Edebiyatımızın üretken kalemlerinden biri olan Ayşe Kulin, 40 yılı aşkın yazarlık kariyerini, başarılarını ve mücadelelerini yeni kitabı “Kalemimle Kırk Sene” ile okurlarına sunuyor. Kulin, eserlerinde sadece hikayeler anlatmakla kalmayıp, aynı zamanda toplumsal sorunlara da ışık tutarak edebiyat tarihimize damga vurdu. Biz de onun yazarlık serüvenine dair izlenimlerini ve bu uzun yolculuğun dönüm noktalarını kendisinden dinledik.
Yazarlığa Adanan 40 Yıl
Ayşe Kulin, yazarlık kariyerine dair şu sözlerle başlıyor:
“Yazarak geçti. İlk romanım Adı Aylin’in geliri beni geçindirmeye yetince, yazmanın dışındaki tüm işlerden elimi eteğimi çektim ve sadece yazmaya odaklandım.”
Kulin, uzun yıllar boyunca gazetecilik, halkla ilişkiler, çeviri ve kamera arkasında çalışmış, ancak yazarlık gelirinin yeterli hale gelmesiyle tüm bu işlerini bırakmış. Bugün hala kalemiyle edebiyat dünyasında önemli bir yer tutan Kulin, yazarlığına olan tutkusunu ve bağlılığını her fırsatta dile getiriyor.
Cesur Bir Kalem
Kulin, yazarlık yolculuğunda cesaretini hiçbir zaman kaybetmediğini şu sözlerle anlatıyor:
“Yazmaya cesaret edemeyeceğim hiçbir konu yok! Merdiven altı tarikatlar, Kürt sorunu, eşcinsellik gibi konularda, düşüncelerimi yüksek sesle ifade ettim. Cumhurbaşkanına açık mektuplar yazdım. Ancak itiraf etmeliyim ki, o zamanlardaki özgürlük ortamı bugünkünden çok farklıydı.”
Bu cesur yaklaşımı, eserlerinde toplumsal tabuları yıkmaya yönelik temalar işlemesine olanak sağladı. “Geniş Zamanlar”, “Bir Gün”, “Gizli Anlar’ın Yolcusu” ve “Bora’nın Kitabı”, bu cesur duruşunun örneklerinden sadece birkaçı.
Edebiyatın Sosyal Sorumluluğu
Ayşe Kulin, edebiyatın sadece bir sanat değil, aynı zamanda bir sorumluluk taşıdığını vurguluyor. Sosyal ve siyasi tarihe olan bağlılığını şu şekilde dile getiriyor:
“Osmanlı’nın son dönemlerini görmüş olan aile büyüklerimin birikimlerini romanlarıma yansıttım. “Füreya” ve “Veda”, bu dönemin izlerini taşıyan eserlerimden sadece bazıları. Tarihi işlerken doktora tezi yazıyormuş gibi titiz bir araştırma yaparım.”
Kulin’in yazarlığı, hem kişisel tarihiyle hem de yaşadığı çağla güçlü bir bağ kuruyor. Bu bağ sayesinde eserleri sadece birer kurgu değil, aynı zamanda toplumsal hafızanın birer yansıması haline geliyor.
“Adı Aylin” ve Başarı Hikayesi
Kulin’in ilk romanı “Adı Aylin”, onun yazarlık kariyerindeki dönüm noktası oldu. Kitap, bir yıl boyunca çok satanlar listesinde yer aldı ve Kulin’e geniş bir okur kitlesi kazandırdı. Bu başarı, onun sadece yazar olmak isteyen mütevazı hayalini aşarak daha büyük bir etki yaratmasını sağladı.
Kardelenler ve Sosyal Sorumluluk Projesi
Ayşe Kulin, yalnızca edebi eserleriyle değil, aynı zamanda sosyal sorumluluk projelerine olan katkılarıyla da dikkat çekiyor. Özellikle “Kardelenler” projesi, onun yazarlık misyonunu bir adım öteye taşıdı. Kulin, bu projeyle ilgili olarak şunları söylüyor:
“ÇYDD’nin yoksul kızların eğitimi için paraya ihtiyacı var. Bu nedenle, aldığım konuşma ücretlerini ÇYDD’ye bağışlıyorum. Ülkemizin çağdaş eğitim görmüş kızlara ihtiyacı her zamankinden daha fazla.”
Edebiyatta Yeni Bir Soluk
Kulin, edebiyat dünyasında genç yazarların artışını olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyor:
“2000’li yıllarda genç yazarların çoğalması, edebiyatımıza yeni bir soluk getirdi. Ancak sosyal medyanın edebiyata olan etkisi beni yaya bıraktı. Ben sosyal medyayı hayatımın bir parçası yapamadım.”