Afife Jale’nin tiyatroya adanmış kısa ama anlamlı hayatı, Zorlu PSM sahnesinde izleyiciyle buluşan Afife Müzikali ile yeniden canlanıyor. Yönetmenliğini Serdar Biliş’in yaptığı, başrolünde ise usta oyuncu Demet Evgar’ın yer aldığı müzikal, hem görkemli sahne tasarımı hem de tarihsel bir figürü yaşatan performanslarıyla dikkat çekiyor. Afife Jale, ölümünden 83 yıl sonra sahnelerde adeta yeniden hayat buluyor.
Afife’nin Cesur Başlangıcı
Afife Jale’nin hikayesi, tiyatro sahnelerinde kadınların varlığının tabu olduğu bir dönemde başlıyor. 1920 yılında ilk kez sahneye çıkan Afife, Hüseyin Suat’ın “Yamalar” adlı oyununda Emel rolüyle ilk Müslüman kadın oyuncu olarak tarihe geçiyor. Fakat bu yolda büyük zorluklar ve baskılarla karşılaşıyor. Oyunun başında Demet Evgar, Ermeni oyuncu Eliza Binemeciyan’ın Shakespeare tiradıyla sahneye çıkarak, seyirciyi Afife’nin yolculuğuna hazırlıyor. Afife’nin sahneye çıkışı dramatik bir şekilde Shakespeare’in “Onikinci Gece” oyunu ile değiştiriliyor, böylece bu tarihi anın altı daha da çiziliyor.
Mücadele ve Başkaldırı
Afife’nin değeri, yalnızca oyunculuğundaki yeteneğiyle sınırlı değil. O, dönemin kadınları üzerinde baskı kuran yobaz zihniyete karşı duran cesur bir isim olarak öne çıkıyor. Sahneye çıktığı her an peşine düşen polisler, bir yandan sahnede var olma mücadelesi verirken diğer yandan toplumun baskılarıyla yüzleşmesine neden oluyor. Afife, sahneye çıktığında sadece bir sanatçı değil, aynı zamanda özgürlük ve hak mücadelesi veren bir sembole dönüşüyor.
Oyundaki en çarpıcı anlardan biri, Afife’nin “Onikinci Gece” tiradıyla sahneye çıkışı. Demet Evgar, Afife’nin içsel çatışmasını, hem sanatı hem de kadınların özgürlüğü adına verdiği mücadeleyi büyük bir başarıyla canlandırıyor. “Burası neresidir arkadaşlar? Burası hangi memlekettir?” sorusunu haykıran Afife’nin, sadece sahneye değil, topluma meydan okuduğunu hissettiriyor.
Afife’nin Sonu ve Melankolik Bir Final
Afife’nin trajik sonu, tiyatro tarihimizin en hüzünlü hikayelerinden biri. Artan migren ağrıları ve yanlış uygulanan morfin tedavisi, onun sağlığını tamamen yitirip yalnız bir köşede hayatını kaybetmesine yol açıyor. Cumhuriyet döneminde kadınların sahneye çıkmasına izin verilmiş olsa da, Afife bu özgürlüğü tam anlamıyla yaşayacak durumda olamıyor. O, bir dönemi kapatıp yeni bir dönemin kapılarını aralayan sembolik bir figür olarak öne çıkıyor.
Oyuncu Kadrosu ve Sahnede Büyüleyici Performanslar
Demet Evgar, Afife Jale’yi tutkuyla ve derin bir hisle canlandırıyor. Onun Afife’ye verdiği ruh, seyirciyi derinden etkiliyor. Afife’yi sahnede izlerken, tiyatroya olan tutkusunu ve karşı karşıya kaldığı zorlukları iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Tilbe Saran, Afife’nin destekçisi ve mentor rolünde olağanüstü bir performans sergiliyor. Onun sahnede varlığı her zaman etkileyici ve izleyiciyi içine çeken bir güç barındırıyor.
Necip Memili’nin altı farklı karakteri canlandırdığı oyunda, Memili’nin çok yönlü performansı dikkat çekiyor. Fakat zaman zaman karakterlerin fazla olması, oyunun temposunu etkileyebiliyor. İdil Sivritepe, Afife’nin en yakın arkadaşı Refika rolünde başarılı bir performans sergiliyor, karakterin zarif ve duygusal yönünü ustalıkla yansıtıyor.
Sahne Tasarımı ve Müzikalin Atmosferi
Afife Müzikali, sahne tasarımı ve müzikal atmosferiyle de göz dolduruyor. Tuluğ Tırpan’ın besteleri ve sahneye entegre edilmiş multimedya uygulamaları, izleyiciyi farklı bir dünyaya taşıyor. Sezen Aksu’nun sözlerini yazdığı “Küstün mü Sen?” şarkısı, melankolik bir koreografi eşliğinde sahnelenerek Afife’nin trajedisini daha da derinleştiriyor.
Sonuç: Afife Jale’nin Cesareti ve İlham Veren Hikayesi
Afife Jale, yalnızca sahneye çıkan ilk Müslüman kadın olmanın ötesinde, toplumsal baskılara ve eril tahakküme karşı cesur bir duruş sergileyen öncü bir isim. “Afife Müzikali”, bu cesur ve özgürlükçü ruhu izleyiciye başarıyla aktarıyor. Afife’nin hikayesi, bugün hala kadınlar için ilham verici ve anlamlı. Tiyatroda kadınların sesi olmayı başarmış bu öncü figür, sahnede yeniden hayat bulurken, her dönemin mücadelesini gözler önüne seriyor.