Yeni anladım.
Hayli zaman aldı. Ama anladım.
En dikenli yollarda yürüdüm… Yürüdüm… Yürüdüm!
İsyana meyletmedim hiç.
Ama kimi zaman söylendim, kimi zaman sitemlendim.
Ben, güçlü zannederdim kendimi hep… Dik, taviz vermeyen…
Gürlerdim!
Gülerken de ağlarken de… Çiçekler açarken gamzelerimde, alevlerde yanarken de gönlümde… Gürül gürül gürlerdim. “Hüzün” değildi cümlelerimin adı, edebiyatı severdim. Bir de maviyi… Bazen melankolik, bazen romantik. Bazen bin yaşındaydım, bazen hiç.
İçimde, bir çocukla bir ihtiyar ağız dalaşı ederdi sürekli.
Ben, yenilirdim! Ama gülüşlerim hep kocamandı.
Şimdi, belki de, o bin yaşımdan sonrasındayım… Ve yeni anladım.
Hayli zaman aldı. Ama anladım.
Anladım ki, en çok sevmeyi seviyorum hayatta. Her şeyi, herkesi…
Anladım ki, her şeyi ve herkesi çok severken, o çok sevdiğim her şey ve herkesin de beni çok sevmesini beklemekten ağrıyormuş kalbim.
Ağrısın eyvallah. Ağrılarım da kabulüm. Hayal kırıklıklarıma da merhaba. Ben yine devam ederim kendime seçmeceler yapmaya… “Ooooooooğğğ… Portakalı soydum baş ucuma koydum, ben bir yalan uydurdum. Duma duma dum!