Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi Başkanı Başkanı Janet Yang, Pekin Uluslararası Film Festivali’nde yaptığı konuşmada, dünyanın en büyük iki sinema pazarı olan Çin ve Hollywood arasındaki kültürel etkileşimin önemine dikkat çekti. Amerikan doğumlu Çinli bir film yapımcısı olarak her iki endüstride de onlarca yıllık deneyime sahip olan Yang, kişisel ve profesyonel hikâyesinden yola çıkarak kültürel alışverişin gücünü vurguladı.
“Sinema İnsanları Birleştirir”
Festivalin endüstri forumu “Çin Sinema Pazarının Tavanı Ne Kadar Yüksek?” başlıklı oturumunda konuşan Yang, şunları söyledi:
“Sinema, insanları bir araya getirme konusunda benzersiz bir güce sahip. Bu yüzden sadece Çin ve ABD arasında değil, tüm dünya genelinde kültürel alışveriş konusunda her zaman iyimserim.“
Görev süresi birkaç ay içinde sona erecek olan Yang, kariyeri boyunca Çin sinemasını Batı’ya tanıtan ve Steven Spielberg‘in “Empire of the Sun” ile Bernardo Bertolucci‘nin “The Last Emperor” gibi büyük Hollywood projelerinin Çin’de çekilmesine öncülük eden çalışmalarını hatırlattı.
Çinli Sanatçıların Akademi’de Temsili Yetersiz
Yang, dünya sinemasının artan etkisine rağmen, Akademi’nin yaklaşık 11.000 üyesi arasında Çin ve Büyük Çin Bölgesi‘nden gelen yeteneklerin ciddi şekilde az temsil edildiğini de vurguladı. Özellikle “Parasite” gibi küresel başarı hikâyelerinin, dil ve kültür farklılıklarının aşılabileceğini kanıtladığını ifade etti.
Çin Sinemasında Önemli Başarılar
Yang, Çin sinema pazarının büyümesini Xu Zheng‘in “Lost in Thailand” filmi gibi dönüm noktalarına bağladı. Modest bütçesine rağmen 200 milyon doları aşan gişe başarısıyla, Çin’in yıllık yerel gişesinin 1 milyar doları aşmasını sağladığını belirtti.
Ayrıca son dönemde Asya diasporasını anlatan hikâyelerin küresel ölçekte kazandığı prestije de dikkat çekti. “Everything Everywhere All at Once”‘ın 7 Oscar kazanması, “Minari” ve “Past Lives” gibi yapımların en iyi film dalında aday gösterilmesi, anlatılan hikâyelerin özgünlüğünün evrensel bir bağ kurabildiğini gösteriyor.
“Bu filmler, bir kültürü tam olarak anlamadan da izleyicilerin duygusal olarak etkilenebileceğini kanıtlıyor. Samimiyet ve özgünlük, bağlantı kurmayı sağlar.” dedi Yang.
Küresel İşbirliği ve Geleceğin Olasılıkları
Konuşmasında, Çin sinemasının uluslararası pazarlara açılma fırsatlarını da vurgulayan Yang, küresel işbirliklerinin kültürel yenilik ve ekonomik kazanç açısından stratejik önem taşıdığını belirtti:
“Küresel işbirlikleri, kültürel inovasyona olduğu kadar ekonomik avantaja da kapı aralar. Çinli film yapımcıları için bu, seslerini dünya sahnesinde daha güçlü bir şekilde duyurmanın anahtarıdır.“
Yang ayrıca, “Ne Zha 2” gibi yerel yapımların yarattığı kültürel etkilerden ve “Black Myth: Wukong”, “The Three-Body Problem” gibi projelerin Çin kültürel gücünün küresel yükselişinin habercisi olduğundan söz etti.
Çinli Bir Filmin En İyi Film Oscarı Alması Yakın mı?
Janet Yang, konuşmasını oldukça iddialı bir öngörüyle bitirdi:
“Çince bir filmin en iyi film Oscar’ını kazanacağı gün çok yakın. Ben şahsen o anı büyük bir coşkuyla kutlayacağım.“