Nazi propagandasının ustası Leni Riefenstahl, hayatı boyunca sanatının apolitik olduğu iddiasıyla kendi rolünü örtbas etmeye çalıştı. Ancak yeni bir belgesel, Riefenstahl’ın özel arşivlerine erişerek, bu görüntü ustasının, geçmişindeki karanlık gerçekleri nasıl ustalıkla gizlediğini gözler önüne seriyor.
Sanat mı, Propaganda mı?
1930’lu yıllarda Triumph of the Will ve Olympia gibi filmlerle uluslararası ödüller kazanan Leni Riefenstahl, ölümüne kadar kendisini yalnızca “güzellik ve mükemmel sanat” peşinde koşan bir yönetmen olarak sundu.
Riefenstahl, Nazi rejimiyle ideolojik bağlarını reddetti; filmlerinin sadece “tarih” olduğunu ileri sürdü.
Ancak, Andres Veiel imzalı yeni belgesel Riefenstahl, yönetmenin bu savunmasının ardındaki manipülasyonları gözler önüne seriyor.
Özel Arşivlerden Şok Eden Kanıtlar
Veiel ve gazeteci Sandra Maischberger, Riefenstahl’ın mirasından kalan 700 kutuluk dev arşivi altı yıl boyunca inceledi.
Başta hiçbir bulguya rastlanmazken, zamanla arşivde çatlaklar belirdi:
- Postwar dönemde neo-Nazi partisi NPD’ye destek çağrısı,
- Özel telefon kayıtlarında Nazi dönemine özlem,
- 1934 tarihli bir röportajın sansürlenmiş bölümleri,
- Polonya’daki Yahudi katliamına ilişkin çelişkili anlatımlar.
Özellikle, Riefenstahl’ın çekim yaptığı pazar meydanında Yahudilerin uzaklaştırılması emrinin, bir katliamı tetiklemiş olabileceği ortaya çıktı.
Ustalıkla İnşa Edilen Bir İmaj
Belgesel, Riefenstahl’ın yalnızca filmleri değil, aynı zamanda kendi hayat hikâyesini de titizlikle kurguladığını gösteriyor.
- Röportajlarda kimi zaman naif bir sanatçı gibi davranıyor,
- Kimi zaman öfke nöbetleriyle karşısındakini sindiriyor,
- Kimi zaman da mağduriyet edebiyatıyla kendini aklamaya çalışıyordu.
Özellikle İngilizce röportajlarda sergilediği “anlayışsız genç kadın” imajı, kurgulanmış bir masumiyet stratejisinin parçasıydı.
Çocukluktan Gelen Bir İdeolojik Yatkınlık mı?
Riefenstahl’ın yayımlanmamış anılarında, sert bir Prusya terbiyesiyle büyütüldüğü, şiddet gördüğü ve “erkek gibi güçlü olmasının beklendiği” anlatılıyor.
Belgeselin yönetmeni Veiel, bu erken deneyimlerin, onun güç ve saflık ideallerine, dolayısıyla Nazi estetiğine olan yatkınlığını beslediğini öne sürüyor.
Sanat ve İdeoloji Arasındaki İnce Çizgi
Belgesel, Riefenstahl’ın estetik anlayışının Nazi ideolojisiyle nasıl örtüştüğünü güçlü görsel tekniklerle ortaya koyuyor.
Örneğin, Triumph of the Will filmindeki sahnelerde, Riefenstahl’ın “ırksal saflık” mesajlarını nasıl bilinçli biçimde sunduğu açıkça gösteriliyor.
Veiel’e göre en büyük tehlike, Riefenstahl’ın yalnızca kötü biri olarak görülmesi değil, sıradan bir birey olarak bu ideolojinin taşıyıcısı olabilmesiydi.
“Onu anlamak istedim, ama sorumluluğunu affetmek istemedim,” diyor yönetmen.