Tom Cruise, tehlikeli sahneleri dublör kullanmadan oynama konusundaki kararlılığıyla sinema dünyasında efsaneleşti. Görevimiz Tehlike serisinin son filmi The Final Reckoning ise bu cesareti bir üst seviyeye taşıdı. Filmdeki dikkat çeken sahnelerden biri olan çift kanatlı uçak sahnesi, hem sinemaseverleri büyüledi hem de kamera arkası detaylarıyla merak uyandırdı. Peki, Tom Cruise’un saatte 270 km hızla uçan bir uçağa tutunarak çektiği o sahne nasıl hayata geçirildi? İşte detaylar…
Uçak Kanadında Gerçek Bir Mücadele
The Final Reckoning filminde Cruise’un canlandırdığı Ethan Hunt, rengârenk bir çift kanatlı uçağın iniş takımına tutunarak havalanıyor, pilotu etkisiz hale getiriyor ve sonrasında başka bir uçağa atlayarak filmin kötü karakteriyle (Esai Morales) dövüşüyor. Tüm bunlar 12,5 dakikalık soluksuz bir sekans boyunca devam ediyor. Cruise’un gerçekten rüzgârın şiddetine karşı mücadele ettiği sahne, izleyenleri hayran bırakırken, tehlikeyi göze alan bir oyuncunun performansına da tanıklık etmemizi sağlıyor.
Uçaklar II. Dünya Savaşı’ndan
Filmin yönetmeni Christopher McQuarrie, bu sahne için özel uçaklar bulduklarını açıkladı. Kullanılan uçaklar, II. Dünya Savaşı döneminde savaş pilotlarını eğitmek amacıyla üretilmiş Boeing Stearman modeliydi. McQuarrie, “Bir uçak bozulursa tüm film durur” diyerek bu sebeple iki kırmızı ve iki sarı uçak satın aldıklarını belirtti. Çekimler sırasında olası aksaklıklara karşı her türlü önlem alındı.
Zorlu Antrenmanlar ve Gerçek Rüzgar Direnci
62 yaşındaki Tom Cruise, bu sahne için aylarca süren zorlu bir antrenman programına katıldı. Tehlikeli sahne koordinatörü Wade Eastwood, “Tom zaten deneyimli bir pilot, ama bir uçağın kanadında durmak bambaşka bir şey. Uçağı yere sabitledik, büyük fanlar ve rüzgar makineleriyle ortamı simüle ettik. Cruise’un vücudu, dev bir direnç bandıyla savaşır gibiydi” ifadelerini kullandı.
Güney Afrika’da Çekim ve Tehlikeler
Sahnenin çekimleri, hava koşullarının ve güvenliğin titizlikle hesaplandığı Güney Afrika’daki ücra bölgelerde yapıldı. McQuarrie, gökyüzünün çok açık olduğu anlarda çekim yapılamadığını, çünkü bulutların olmaması halinde uçakların üç boyutlu bir ortamda hareket ediyor gibi görünmediğini söyledi. Ayrıca yüksek sıcaklıkta hava inceldiği için uçağın manevra kabiliyeti azalıyordu; soğukta ise Cruise’un hipotermi riski artıyordu.
60 Kamerayla Çekilen Dev Sahne
Sahne, 60’tan fazla farklı kamera açısıyla çekildi. Uçaklar minimum yakıtla uçurularak manevra kabiliyeti artırıldı. Cruise’un düşme ihtimali “son derece düşük” olsa da, pistten sıçrayabilecek bir taşın Cruise’a çarpma riski ve kuş çarpışmaları gibi gerçek tehlikeler hep göz önünde bulunduruldu. Cruise’un vücudu üzerindeki G-kuvvetinin etkileri de çekimlerin zorluk derecesini artırdı. Eastwood, “Bazen vücuttaki kanı çekiyor, bazen de sizi olduğunuzdan daha ağır hissettiriyor. Cruise’un o kanatta durmaya çalışması, tamamen G-kuvvetine karşı verdiği mücadeleyle ilgiliydi” dedi.
Oksijen Yok, İletişim İşaret Diliyle
Cruise’un 10 bin fit yükseklikte, saatte 270 km hızla giden bir uçağın dışına tutunurken oksijen maskesi kullanmaması dikkat çekti. McQuarrie, “O yükseklikte neredeyse hiç oksijen almıyorsunuz. Sanki nefes alıyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz ama aslında vücudunuz oksijen almıyor” diyerek durumu açıkladı. Rüzgar ve motor sesi nedeniyle iletişim kurmak da zordu. Bu nedenle ekip, Cruise’un enerjisini koruyabilmesi için bir el işareti dili geliştirdi. Örneğin, başa hafifçe vurmak “dinleniyorum, iyiyim” anlamına gelirken, tehlike için farklı bir işaret vardı.
Bir Daha Çekilir Mi?
McQuarrie, on yılı aşkın süredir Görevimiz Tehlike serisinde çalışmanın ekibe özel bir “film dili” kazandırdığını söylüyor. “Bu sahneyi şimdi yeniden çeksek, üçte bir sürede bitiririz. Ama asıl soru şu: Böyle bir sahneyi tekrar çekmeye kim cesaret eder?” diyerek, bu tür sahnelerin ne kadar zorlu ve cesaret gerektiren projeler olduğunu bir kez daha vurguluyor.