İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğuna ilişkin avukatları tarafından yapılan itirazda, kararın hukuki değil siyasi saiklerle alındığı vurgulandı. Dilekçede, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “turpun büyüğü heybede” sözlerine atıfla, tutuklama gerekçesinin İmamoğlu’nun kaçacağı ve saklanacağı iddiası olduğu belirtildi. Avukatlar, bu tespitin sadece siyasi değil, aynı zamanda hukukun itibarına ağır darbe anlamına geldiğini savundu.
“Bu Tutuklama, Seçilme Hakkına Yönelik Siyasi Bir Müdahaledir”
İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği’ne sunulan dilekçede, İmamoğlu’nun 16 milyon İstanbulluyu temsil ettiği ve CHP’nin 15,5 milyon oy kullanılan ön seçiminde cumhurbaşkanı adayı olarak belirlendiği hatırlatıldı. Avukatlar, “Bu tutuklama halkın seçme ve seçilme hakkına doğrudan müdahaledir” ifadesini kullandı.
İtiraz Dilekçesi: “Gerçeği Yansıtmayan, Kurguya Dayalı Süreç”
Fikret İlkiz, Mehmet Pehlivan, Tora Pekin ve Hasan Fehmi Demir tarafından hazırlanan itiraz dilekçesinde, soruşturmanın hukuka aykırı yöntemlerle yürütüldüğü, tanık ifadelerinin “duydum”, “öyle konuşuluyordu” gibi muğlak beyanlara dayandığı aktarıldı. Dilekçeye göre, gizli tanıklar, eksik MASAK raporları ve taraflı medya yansımaları, tutuklama sürecini şekillendirdi.
“Yüzlerce Polisle Ev Baskını, Medya Ablukası, Tanıksız İddialar”
Dilekçede İmamoğlu’nun 19 Mart sabahı, hiçbir ifadeye çağrılmadan, yüzlerce polis eşliğinde gözaltına alındığı, gözaltı sürecinde basın özgürlüğünün kısıtlandığı, çok sayıda haber sitesine erişimin engellendiği ve gazetecilerin gözaltına alındığı vurgulandı. Sürecin “ifade özgürlüğü ve adil yargılanma hakkını ihlal ettiği” belirtildi.
“Siyasi Kampanyaların Parçası Haline Gelen Bir Yargı”
Dilekçede, Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı’nın yönlendirici açıklamaları başta olmak üzere, soruşturmanın siyasi baskı altında şekillendiği iddia edildi. Soruşturmaya yön veren medya kampanyaları, tanıkların çelişkili beyanları ve adliye çevresinde yaşanan güvenlik ablukası da eleştirildi.
“SEGBİS Bozuk” Denilerek Kayıt Talebi Reddedildi
İmamoğlu’nun ifadesi alınırken SEGBİS kaydı yapılmasının reddedildiği, yargıcın sabah erken saatlerde sorguya başladığı ve tutanaklarda zamanlar ile kişi bilgileri arasında tutarsızlıklar olduğu tespit edildi. Savcılık sevk yazısının ‘kopyala-yapıştır’ şeklinde mahkemeye sunulduğu belirtildi.
Tanıklar: “Kesin Bilmiyorum Ama Olabilir”
Tanık ifadelerinin önemli bir kısmının duyum ve yorum içerdiği, olaylara birebir şahitlik içermediği belirtildi. Dilekçede, “Bu beyanlar kanıt değil, yalnızca siyasi kurguya zemin oluşturmak için kurgulanmıştır” denildi.
“MASAK Raporları Dahi Yetersiz”
Tutuklama gerekçesinde yer alan MASAK raporlarının birinin gözaltından 15 gün, ikisinin ise sadece 2 gün önce hazırlandığı ve eksik/hatalı tespitlerle dolu olduğu aktarıldı. Raporda geçen kişilerin suçla ilgisinin ne olduğuna dair hiçbir net bilgi verilmediği vurgulandı.
“Siyasi Amaçlı Gözaltı, Yargı Tacizi ve Hukuksuz Tutuklama”
Dilekçenin en çarpıcı bölümlerinden biri, tutuklamaya gerekçe gösterilen ifadelerin siyasi maksatlarla kurgulandığı, İmamoğlu’nun ise yalnızca bir siyasi figür değil, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı adaylarından biri olduğu vurgusu oldu.
“Bu Tespit Bile Yapanın İnanmadığını Gösteriyor”
Dilekçenin özet cümlesi adeta manşet niteliğinde:
“Bahsedilen kişi, 16 milyon insanı temsil eden ve Cumhurbaşkanlığı’nın en güçlü adaylarından biridir. Kaçacağı yönündeki tespit, bu yargı kararının ne kadar siyasallaştığının açık kanıtıdır.”