İstanbul’da yaşayan Alman gazeteci Carolin Würfel, The Guardian için kaleme aldığı makalede, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından şehrin havasını ve insanların direnişini anlattı. Würfel’e göre, kent sokaklarında korku gözle görülür bir şekilde hissedilse de, “sarsılmaz bir direniş ruhu” hâlâ varlığını koruyor.
“Korku geri döndü ama kimse susmuyor”
Würfel, İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından özellikle gençlerin gösterdiği tepkiye dikkat çekiyor. On binlerce insanın Saraçhane Parkı’ndan Çağlayan Adliyesi’ne kadar yürüyerek eylem yaptığını hatırlatan yazar, “Yaşlı bir kadın kameraya dönerek, ‘Gençler uyuyor sanmıştım ama meğerse gözleri açıkmış’ dedi” sözleriyle sahadaki duyguyu aktardı.
İstanbul’un direnci: Çelişkilerle dolu ama asla teslim olmayan bir şehir
Yazısında İstanbul’u, doğu ve batının, modernlik ve geleneğin, inanç ve sorgulamanın her an çatıştığı bir şehir olarak tanımlayan Würfel, “Bu şehir kendine has bir inatla, hep aynı anda her şey olmaya devam ediyor. Bir hikaye değil, birçok hikaye var” ifadelerini kullandı. Ona göre İstanbul’un en büyük gücü, bu çok katmanlı, teslim olmayan yapısı.
Ekonomik kriz ve vize duvarları arasında bir şehir
Würfel, İstanbul’da her gün artan ekonomik krize ve gençlerin Avrupa hayallerinin Schengen vizesi kuyruklarında erimesine de değindi. 2024 seçimlerinin ardından İmamoğlu’nun yeniden seçilmesiyle umutlanan kentin, şimdi tekrar bir belirsizliğe sürüklendiğini yazdı. “Plan yapmak İstanbul’da sadece bir alışkanlık değil, bir hayatta kalma refleksi haline geldi” diyerek, İstanbul’da yaşayanların artık gelecek için uzun vadeli plan yapamadığını vurguladı.
“Saçlar kısalıyor, başlar dik duruyor”
Würfel yazısını, genç kadınların saçlarını 1920’lerde olduğu gibi kısaltmasına dikkat çekerek bitirdi. Ona göre bu, sessiz ama güçlü bir direniş işareti: “Tarih henüz yazılmadı. Değiştirmek içinse özgür bir boyun gerekir. Görmek ve yol almak için.”