Araştırmacılar, bireylerin karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik çabalarının iklim değişikliği üzerindeki etkilerini ve insanların bu alışkanlıkları nasıl benimseyeceğini inceliyor. New York Times’ın yazısında, insanların evlerinde uygulayabilecekleri küçük önlemlerin bile iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynayabileceği anlatılıyor.
Davranış Değişikliği Neden Zor?
Yazıda, Magnus Bergquist gibi uzmanların, alışkanlık değişikliklerinin zorluklarından bahsettiği ve insanların konfor, sosyal kabul ve para tasarrufu gibi hedeflerinin bu tür davranış değişiklikleriyle çeliştiği vurgulanıyor. Örneğin, daha fazla etsiz yemek yapmak, gıda atıklarını kompost etmek ya da doğal gaz sobasını elektrikli bir soba ile değiştirmek, bireysel düzeyde uygulanabilir çözümler olarak sunulsa da birçok insan bu tür adımları atmakta isteksiz davranıyor.
Kolaylık ve Vicdan Arasında Sıkışmak
Leah Murphy örneğinde olduğu gibi, bireylerin çevresel nedenlerle bir şeyleri değiştirme arzuları çoğu zaman “kolaylık” karşısında yenik düşebiliyor. Murphy, bez bebek bezlerini yıkamak için gereken enerjinin tek kullanımlık bebek bezleri kadar çevreye zararlı olduğunu rasyonalize ederek, bez kullanmayı bıraktığını anlatıyor.
Şirketlerin Sorumluluğu Tüketiciye Yüklemesi
BP tarafından 2004 yılında başlatılan karbon ayak izi hesaplayıcısı gibi bireysel çözümler, büyük şirketlerin sorumluluğu tüketicilere kaydırma çabası olarak eleştirilse de, Yale İklim Değişikliği İletişimi Programı Direktörü Anthony Leiserowitz, bireysel farkındalığın önemine dikkat çekiyor.
Bireysel Eylemler Ne Kadar Etkili?
Project Drawdown gibi kuruluşlar, bireysel eylemlerin sera gazı emisyonlarını yüzde 25-30 oranında azaltma potansiyeline sahip olduğunu belirtiyor. Bununla birlikte, gıda israfını azaltmak, LED aydınlatma kullanmak gibi küçük eylemler bile iklim değişikliğiyle mücadelede büyük etkiler yaratabiliyor. Ancak sığır eti tüketimini azaltmak gibi daha büyük değişimlerin, hem kültürel alışkanlıklar hem de direnç nedeniyle zor olduğu belirtiliyor.
Bilgi Tek Başına Yeterli mi?
Araştırmalar, çevresel bilincin artırılmasının tek başına yeterli olmadığını, insanların davranışlarını değiştirebilmesi için motivasyon ve sosyal teşviklere ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor. Özellikle sosyal karşılaştırmaların, komşuların güneş paneli kullanması gibi etkili bir yol olduğu ifade ediliyor. Rare‘in raporu, ABD’de her 10 kişiden 1’inin çevresel tercihlerini değiştirerek, ülkenin küresel sera gazı emisyonlarını yüzde 8 oranında azaltabileceğini öngörüyor.