Dünya ekonomisi çok uzun zamandır görünmez bir anlaşmayla ayakta kalıyordu:
“Kurallar var, kurumlar var, işler yolunda gider.”
Şimdi o anlaşmanın kağıdı yırtılıyor, herkes seyrediyor.
Amerika’nın para birimi olan dolar, tarihte üç defa böyle bir “güven kanaması” yaşadı. İlki Vietnam Savaşı’yla, ikincisi 2008 krizinde, üçüncüsü de işte şimdi: bir tweetle, bir kişisel öfkeyle, bir liderin “mızmızlanmasıyla”. Ve bu kez olay sadece dolarla bitmiyor. Wall Street’te çöküş başlarken, ABD devlet tahvilleri bile “kaçış rotası” olmaktan çıkıyor. Bu, kitabı baştan yazmak demek.
Çünkü ekonomi rakam değil; ekonomi hikâye demektir.
Ve şu anda kimse bu hikâyeye inanmıyor.
Dünyanın Rezervi Artık Rezerv Değil
Bir ülkenin parasının “rezerv” olması için yalnızca büyüklük yetmez. O ülkenin oyunu adil oynayacağına inanılması gerekir.
Bugün Amerika, oyunu bozmaya hevesli bir kumarbaz gibi davranıyor:
Merkez Bankası’na saldırıyor,
Ticaret savaşlarını körüklüyor,
Müttefikleriyle dalaşıyor.
Bunun sonucu? Dolar her gün biraz daha “sıradan bir para birimi” haline geliyor.
Üstelik yatırımcıların refleksi değişti. Eskiden kriz çıktığında “ABD tahvilleri güvenlidir” diye altına koşulurdu. Şimdi altına, Japon yenine ve hatta bazı Avrupa hisselerine kaçış var. Dolar satılıyor. Tahvil satılıyor. Wall Street satılıyor.
Yani piyasa açık açık şöyle diyor:
“Amerika kendini batırmak istiyor olabilir, ama biz onunla birlikte batmak zorunda değiliz.”
Bir Değil, İki Kriz Kapıda
Önümüzde iki paralel kriz büyüyor:
Biri güvensizlik krizi,
Diğeri ise para sisteminin çözülme krizi.
İlkinde kurumlara olan inanç sarsılıyor.
İkincisinde ise doların “dünyanın dili” olma hali sorgulanıyor.
Ve tarih biliyor: Bir para biriminin itibarını yitirmesi sessiz bir çöküşle başlamaz, aniden hızlanır.
Bugün küçük bir faiz indirimi kavgası gibi görünen şey, yarın sabah uyanıp başka bir para düzeniyle karşılaşmamıza yol açabilir. Dünya ekonomisinin kırılgan dengesini koruyan o görünmez ağ ip gibi inceliyor.
Ve soru şu:
Kim daha önce ipi koparacak?
Zamanı Geldiğinde Piyasa Acımaz
Piyasalar “siyaseti beklemek” gibi bir lükse sahip değil.
Şu anda zaten satıyorlar.
Güven bittiği anda rakamlar konuşmayı keser.
Artık sadece refleks kalır:
Sat, uzaklaş, unut.
Altın 3.500 doları aşarken, dolar 3 yılın dibine sürükleniyor. ABD endeksleri son 90 yılın en kötü Nisan performansına imza atıyor. Ve en acı gerçek şu ki:
Bu daha fragman.
Filmi henüz izlemedik.
Ezcümle: Paranın dini güvendir. Güven bir kere kırıldı mı, hiçbir merkez bankası, hiçbir lider onu yeniden icat edemez.