Hollywood’un yıllardır kendi içine bakmaya cesaret edemediği alanlardan biri, artık Seth Rogen ve Evan Goldberg imzasıyla masaya yatırılıyor. Apple TV+’ta yayınlanan yeni dizi The Studio, hem yıldızlarla dolu kadrosu hem de zekice hazırlanmış senaryosuyla dikkat çekiyor. Ancak asıl mesele dizinin, Hollywood’un ölüm ilanı niteliğinde olması.
Hollywood’u Anlatmak Kolay Ama Batırmak da Bir O Kadar Mümkün
Bugüne kadar birçok yapım, Hollywood’u hicvetmeye çalıştı. Kimi zaman etkileyici oldu (Sunset Boulevard, Barton Fink), kimi zamansa doğrudan eleştirdiği klişelere teslim oldu (Fool’s Paradise, Entourage). The Studio ise bu iki uç arasında ustaca bir denge kuruyor. Apple gibi bir teknoloji devinin, sinema endüstrisini konu alan bir diziyi finanse etmesi başta garip görünse de, dizi çoğu anında zekâsıyla öne çıkıyor.
Seth Rogen ve Bryan Cranston Uyumuna Dikkat
Dizinin ilk bölümünde Seth Rogen, vizyonlu yapımlar üretmek isteyen ama koltuğunu korumak uğruna tavizler veren bir stüdyo yöneticisini canlandırıyor. Rogen’ın karakteri, patronu tarafından sadece bir Kool-Aid filmi yaparsa terfi ettirileceği söylenince kendini çıkmazda buluyor. Patron rolünde ise Bryan Cranston, 70’ler estetiğinde adeta unutulmaz bir performans sergiliyor.
Rogen, tam da kariyeri boyunca karşılaştığı sistem baskılarını, yapımcı kaprislerini ve sektördeki gerçeklikleri dizinin merkezine koymuş. Özellikle 2014’teki Sony hack skandalı sonrası yaşadıklarını bilenler, dizideki karakterlerin bir kısmının gerçek hayattan ilham aldığını kolayca fark edecektir.
Hollywood’un Çöküşü Ekrana Taşınıyor
Dizi, bir yandan bir komedi gibi başlasa da aslında alt metninde Hollywood’un varoluşsal krizini resmediyor. Pandemi sonrası sinema salonlarının toparlanamaması, dijital platformların sektörü yutması ve YouTube, TikTok gibi mecraların sinema üzerindeki baskısı, dizide zekice işlenmiş. Bu tema, dizinin atmosferinde hep hissedilen bir panik duygusuyla birleşiyor.
Mükemmel Değil Ama Çok Yakın
Elbette dizi kusursuz değil. Özellikle noir pastişi gibi bazı bölümlerde ritim düşüyor. Bazı sahneler, sinema tarihine fazla iç referans yapmaktan dolayı izleyiciyi yorabilir. Ancak buna rağmen The Studio, zekâ dolu ve zaman zaman büyüleyici anlatımıyla Hollywood’un son yıllarına damga vurabilecek bir iş çıkarmış durumda.
Apple TV+, Bu Diziyle Ne Yapmak İstiyor?
Bir yandan Apple’ın bu projeyi desteklemesi, ironi yüklü bir karar gibi görünüyor. Geleneksel sinema endüstrisini hedef alan bir yapımın, dijital bir dev tarafından finanse edilmesi sektör içinde de tartışma konusu olmuş durumda. Ancak Rogen ve Goldberg ikilisi, bu avantajı cesurca kullanmış ve belki de son yılların en zekice hazırlanmış Hollywood taşlamasını ortaya çıkarmış.
Sektör Bu Diziyi Uzun Yıllar Konuşacak
Eğer sinema gerçekten bir yol ayrımındaysa, ileride bu dizi büyük ihtimalle bir dönüm noktası olarak anılacak. The Studio, yalnızca yıldız kadrosuyla değil, yakaladığı duyguyla da sinema tarihine kayıt düşen bir yapım olabilir.