Sosyal medyada ve çevrimdışı yaşamda genç erkeklerin ve kadınların yaşadığı baskılara odaklanan Adolescence dizisi, izleyiciler arasında tartışmalara yol açtı. Kimileri dizinin cesur ve sarsıcı bulgularına hayran kaldı, kimileri ise eksik ve rahatsız edici noktalara dikkat çekti. The Guardian‘ın genç okurları, dizinin duygusal ve toplumsal etkilerini samimi bir şekilde yorumladı.
“Beni Ağlatmak Üzereydi”
20 yaşındaki Danielle, dizinin duygusal etkisini, “Gerçekten şok ediciydi. Birçok dizi yürek burkucu olmak ister ama bu dizi gerçekten ağlamaya yaklaştırdı,” sözleriyle anlattı. Danielle, özellikle karakterler Jamie ve Eddie’nin öfke sorunlarının, kendi çevresinde tanıklık ettiği davranışlara fazlasıyla benzediğini ve bu yüzden izlerken tetiklendiğini söyledi.
“Genç Erkekler Sürekli Aşağılanıyor”
Avustralya’dan Justin ise dizideki tartışmalı konulara farklı bir açıdan yaklaştı: “Genç erkekler sürekli aşağılanıyor. Bu da onları, Andrew Tate gibi aşırı figürlere itiyor.” Justin, dizinin erkekleri sadece ‘zehirli’ olarak etiketlemesinin bazı erkekleri savunmasız ve öfkeye açık hale getirdiğini savundu.
“Sosyal Medyaya Geç Katılmam En Doğru Karardı”
Calden, ABD’den bir üniversite öğrencisi olarak, sosyal medyaya geç dahil olmanın avantajlarını vurguladı: “Dizide, sosyal medyanın üzerimizde yarattığı etkileri izlemek gerçekten ürkütücüydü. 17 yaşıma kadar sosyal medya kullanmadım ve bu en doğru karardı.”
“Emoji Sahnesinden Sonra Ciddiyetini Kaybetti”
Anna ise dizinin bazı sahnelerinin inandırıcılığını sorguladı: “İkinci bölümdeki emoji konuşması sahnesi, diziden kopmama neden oldu. O sahneden sonra ciddi bir yapım izlediğimi düşünemedim,” diyerek senaryodaki genç dili kullanımını eleştirdi.
“Bir Uyanış Çağrısıydı”
ABD’den Anika, dizinin özellikle ebeveynler ve öğretmenler için önemli bir uyarı niteliğinde olduğunu ifade etti: “Dizideki erkek karakterlerin şiddet eğilimli tavırları bana lisedeki arkadaşlarımı hatırlattı. Ancak çoğu ne yaptığını fark etmeyen çocuklardı. Dizi, onların da kurban olduğunu ve değişime ihtiyaç olduğunu gösteriyor.”
“Neredeyse Jamie Gibi Olabilirdim”
Dan ise diziyi izlerken geçmişiyle yüzleştiğini dile getirdi: “Ben de bir zamanlar, tıpkı Jamie gibi, bir incel olabilirdim. Dizi, beni lise yıllarıma götürdü ve o zamanki kırılganlığımı hatırlattı. Ancak Jamie’nin psikolojik sorunlarının derinlemesine işlenmemesi bence önemli bir eksiklik.”
“Gençler Görülmek İstiyor”
Olivia, dizinin gençlerin duygusal dünyasını yansıttığını savundu: “Gençler zaten neyin yanlış olduğunu biliyorlar. Onlara sadece acılarını, yalnızlıklarını ve kırılganlıklarını anladığımızı göstermek gerekiyor. Bu dizi, bence bunu yapmaya çalışıyor.”
“Ben Bizzat Gördüm”
Lydia, dizide anlatılanların hayal değil, bizzat yaşandığını vurguladı: “Eski erkek arkadaşım ve çevresi Andrew Tate videolarıyla değişti. Kısa sürede kadınlara olan bakış açıları korkutucu bir hal aldı. Bu diziyi izlerken, yaşadıklarımı yeniden gördüm.”
“Kurbanların Sesinin Eksikliği Rahatsız Etti”
Joseph, dizinin yapısal bir eleştirisini yaparak, “Katie ve diğer kadın karakterlerin sesi dizide yok gibiydi. Oysa genç kadınların maruz kaldığı baskı da en az erkeklerin yaşadığı kadar anlatılmalıydı,” dedi.
“Tam İsabet Ama Çok Ağır”
Jennifer, diziyi “fazlasıyla doğru ama bir o kadar da ağır” bulduğunu söyleyerek, “Gençler, çocuk gibi görülse de aslında yetişkinler kadar karmaşık duygularla yaşıyorlar. Dizi bunu iyi yansıttı” dedi.
“Beklentimi Karşılamadı”
Rosie, dizinin ton sorununa dikkat çekti: “Bence dizinin ikinci bölümü çok zayıftı. İlk bölümlerde işlenen sert gerçeklik, sonraki bölümlerde dağınık bir ‘katil kim’ hikayesine döndü.”
“Kardeşim İçin Korkuyorum”
Katie ise dizi sonrası sosyal çevreyi daha fazla sorguladığını belirtti: “Küçük kardeşim bir erkek lisesinde okuyor ve çevresinin ne izlediğini, ne konuştuğunu sürekli takip ediyorum. Dizi, korktuğum şeyleri gözümün önüne serdi.”