Bilim insanları, insan evrimine dair dikkat çekici bir keşfe imza attı. Yeni araştırmaya göre, Denisova insanlarından modern insanlara geçmiş bir gen, Homo sapiens’in Amerika kıtasına göç ettikten sonra hayatta kalmasında kritik bir rol oynamış olabilir. Bu bulgu, insanlık tarihine dair bilinmeyenleri yeniden tartışmaya açtı.
Denisova İnsanları ve Genetik Miras
Yaklaşık 50 bin yıl önce soyu tükenen Denisova insanları, modern insanların yakın akrabaları olan Neandertallerle birlikte Homo sapiens’le çiftleşti. Bu etkileşimler, günümüzde hâlâ bazı insan topluluklarının DNA’sında izlerini taşıyor.
Yeni çalışmada, Denisova insanlarından aktarılan MUC19 isimli genin bir varyantının özellikle Amerikan yerlileri arasında yaygın olduğu ortaya kondu. Bu gen, mukus üretiminde görev alıyor ve evrimsel süreçte sağladığı avantajlar nedeniyle korunarak günümüze kadar ulaşmış durumda.
Science Dergisinde Yayımlanan Araştırma
Sonuçları 21 Ağustos 2025’te Science dergisinde yayımlanan araştırma, modern Meksikalı, Perulu, Kolombiyalı ve Porto Rikolu bireylerin genetik verilerini karşılaştırdı.
Elde edilen bulgulara göre:
- Meksikalıların yüzde 33’ünde bu varyant bulunuyor.
- Peruluların yaklaşık yüzde 20’si taşıyor.
- Kolombiyalılar ve Porto Rikoluların sadece yüzde 1’i bu gene sahip.
Araştırmacılar, bu farkın Meksikalıların genomlarında daha yüksek oranda Amerikan yerlisi DNA’sı bulunmasından kaynaklandığını düşünüyor.
Neandertaller Aracılığıyla Homo Sapiens’e Ulaştı
Çalışmada dikkat çeken en önemli bulgu, söz konusu genin modern insanlara geçiş yolu oldu. Araştırmacılar, MUC19 varyantının Denisova insanlarından Neandertallere, oradan da Homo sapiens’e aktarıldığını tespit etti.
Colorado Boulder Üniversitesi’nden araştırmanın ortak yazarı Fernando Villanea, bu durumun şaşırtıcı olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Bu çok tuhaf. Gördüğümüz bunun tek örneği mi, yoksa daha fazlası mı var? Henüz bunu anlamaya çalışıyoruz.”
Bu keşif, ilk kez bir Denisova geninin Neandertaller aracılığıyla Homo sapiens’e geçtiğini kanıtladı.
Amerika’ya Göç ve Evrimsel Avantaj
Araştırma ayrıca, Homo sapiens’in Kuzey Amerika’ya göç ettiği dönemde genomlarının MUC19 bölgesinde tekrarlanan dizilerin önemli ölçüde genişlediğini ortaya koydu.
Bu değişimin, mukusu daha yapışkan ve koruyucu hale getirdiği düşünülüyor. Böylece, yeni çevresel koşullarda bu genin kodladığı musin proteini daha işlevsel olmuş ve insanların hayatta kalma ve üreme başarısını artırmış olabilir.
Bilim insanları, bu genin Amerika’daki bazı zararlı mikroplara karşı koruma sağladığını veya bağışıklık sisteminin tepkilerini düzenleyerek adaptasyonu kolaylaştırdığını öne sürüyor.
Günümüzde Hâlâ Faydalı Olabilir
Araştırmanın ortak yazarlarından Emilia Huerta-Sánchez, bulguların önemini şu sözlerle dile getirdi:
“Belli ki bu genin söz konusu popülasyonlara fayda sağlayan bir özelliği vardı, belki de hâlâ var ya da gelecekte de olacak. Bulguların, bu genin gerçekte ne işe yaradığını anlamak için yeni araştırmalara yol açmasını umuyoruz.”
Bu açıklama, genetik mirasın sadece geçmişte değil, bugün de insan sağlığı üzerinde etkili olabileceğine işaret ediyor.
İnsan Evriminde Genetik Alışverişin Önemi
Son bulgular, Homo sapiens’in evriminde genetik alışverişin ne kadar kritik olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Neandertaller ve Denisovalılarla kurulan temas, modern insanın bağışıklık sisteminden fizyolojik uyumuna kadar birçok alanda avantaj sağlamış olabilir.
MUC19 varyantı örneği, bu etkileşimlerin sadece kısa vadeli değil, binlerce yıl süren kalıcı etkiler bıraktığını kanıtlıyor.
Sonuç: Evrimin İzleri DNA’da Saklı
Denisova insanlarından günümüze ulaşan bir genin, Homo sapiens’in Amerika’da hayatta kalmasına katkı sağlamış olabileceği fikri, insan evrim tarihine yeni bir boyut kazandırdı. Araştırma, DNA’mızda hâlâ keşfedilmeyi bekleyen birçok sırrın bulunduğunu gösteriyor.
Bilim insanları şimdi, bu tür genetik mirasların modern insan sağlığı ve bağışıklık sistemi üzerindeki etkilerini daha derinlemesine incelemeyi hedefliyor.