Dünyada giderek büyüyen bir tartışma yeniden gündemde: çocukların akıllı telefon kullanımı.
Bir yanda yasaklama eğilimi artarken, diğer yanda sınırlama ve farkındalık temelli yaklaşımlar öne çıkıyor.
Danimarka, 15 yaş altına sosyal medya yasağı getirmeye hazırlanıyor, Japonya ise çocukların telefon kullanımını günde iki saatle sınırlandırdı.
Peki Türkiye bu küresel trendin neresinde duruyor?
Danimarka: “Bir Canavar Serbest Bıraktık”
Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, bu hafta yaptığı parlamento konuşmasında, 15 yaş altı çocuklara yönelik akıllı telefon ve sosyal medya yasağının yolda olduğunu duyurdu. Frederiksen, “Bir canavar serbest bıraktık. Cep telefonları ve sosyal medya çocuklarımızın çocukluğunu çalıyor” ifadeleriyle yeni dönemin tonunu belirledi.
Resmî verilere göre Danimarkalı gençlerin büyük çoğunluğu sosyal medya bağımlısı. 13 yaşın altındaki çocukların yüzde 94’ünün sosyal medya hesabı bulunuyor. 11–19 yaş arası erkeklerin yüzde 60’ı ise boş zamanlarında hiç arkadaş görmüyor.
Yeni plan, 15 yaş altına sosyal medya yasağı getirecek ve okullarda telefonların tamamen kaldırılmasını öngörecek. Aileler, yalnızca 13 yaşından itibaren yazılı izinle istisna tanıyabilecek.
Danimarka Dijitalleşme Bakanı Caroline Stage, kararı “dijital esaretten kurtuluş” olarak tanımladı. “Çocuklarımızın dijital yaşamını onların iyiliğini düşünmeyen platformlara bıraktık. Artık kontrolü geri almalıyız” dedi.
Japonya: “Günde İki Saat Yeter”
Danimarka’nın aksine Japonya yasak yerine sınırlamayı tercih ediyor. Ülkenin orta kesimindeki Toyoake kasabası, geçtiğimiz ay aldığı kararla telefon kullanımını günde iki saatle sınırlandırdı.
Yaklaşık 69 bin nüfuslu bu küçük şehirde cezai yaptırım yok, uygulamanın amacı farkındalık yaratmak. Belediye Başkanı Masafumi Koki, “Eğer bir kişi bile ‘Ben telefonumu ne kadar kullanıyorum?’ diye düşünürse, bu bile başarıdır” dedi.
Gençler ise uygulamayı “zorlayıcı ama faydalı” buluyor. 25 yaşındaki Shoki Moriyama, “Normalde sekiz saat telefondaydım, iki saatle sınırlamak beni kitaplara ve spora yöneltti” derken, üniversite öğrencisi Akari Saito, “Telefonu azaltmak günü uzatıyor, hayatı daha anlamlı hale getiriyor” dedi.
Japonya Çocuklar ve Aileler Ajansı’na göre gençler hafta içi ortalama beş saatten fazla çevrim içi zaman geçiriyor. Uzmanlar, Toyoake kararının “ulusal farkındalık kampanyasının başlangıcı” olabileceğini belirtiyor.
Küresel Eğilim: Yasaklama Kararları Yayılıyor
Danimarka ve Japonya yalnız değil. Son beş yılda birçok ülke çocukların telefon kullanımını sınırlamak için farklı yöntemler geliştirdi.
Fransa, 2018’den beri ilkokul ve ortaokullarda telefon kullanımını yasakladı.
Hollanda, 2025 itibarıyla sınıflarda eğlence amaçlı telefon, tablet ve akıllı saat kullanımını kaldırıyor.
Finlandiya, eğitim saatlerinde telefon kullanımını yalnızca öğretmen izniyle sınırladı.
Belçika, 2025 başında aldığı kararla ilkokullarda cep telefonlarını yasakladı.
Brezilya, kamu okullarında telefon kullanımını yalnızca sağlık veya eğitim amaçlı istisnalarla sınırlandırdı.
Güney Kore ve İsveç de 2026’da benzer yasakları yürürlüğe koyacak.
Euronews ve Reuters analizlerine göre bu kararların ortak gerekçesi dikkat dağınıklığı, siber zorbalık, uyku bozuklukları ve akademik performans düşüşü. Hükümetler, ekran bağımlılığını artık “halk sağlığı meselesi” olarak görüyor.
Türkiye: Genelge Var, Uygulama Farklı
Türkiye’de Millî Eğitim Bakanlığı, 2023–2024 eğitim yılında yayımladığı genelgeyle sınıf içinde cep telefonu bulundurmayı yasakladı.
Bazı okullar, öğrencilerin telefonlarını derse girmeden önce bıraktığı “telefon dolapları” sistemi uyguluyor. Ancak ülke genelinde standart bir yöntem yok.
Kimi okullarda teneffüslerde kullanım serbest, kimilerinde tamamen yasak.
Eğitimciler, bu düzenlemenin öğrencilerin dikkatini artırdığını savunuyor. Ancak veliler, “Acil durumda çocuklara ulaşamıyoruz” diyerek kaygılarını dile getiriyor.
Bazı öğretmenlerse dijital cihazların derslerde doğru şekilde kullanıldığında eğitimi zenginleştirdiğini düşünüyor.
Uzmanlara göre Türkiye’de ulusal bir dijital strateji eksikliği var. Yalnızca yasakların değil, rehberlik, farkındalık ve dijital okuryazarlık politikalarının da hayata geçirilmesi gerekiyor.
Uzmanlar: Yasaklar Değil, Dijital Bilinç Gerekli
Kopenhag Üniversitesi’nden eğitim sosyoloğu Signe Madsen, “Yasaklar geçici bir çözüm olabilir ama uzun vadede çocuklara dijital dünyada var olma becerisi kazandırmak gerekir” diyor.
Tokyo Üniversitesi’nden psikolog Aiko Fujimoto ise Japonya’daki modeli “kültürel uyumun örneği” olarak değerlendiriyor.
“Japonya’da amaç cezalandırmak değil, düşünme alışkanlığı kazandırmak. Bu yüzden yasaktan çok özdisiplin öne çıkıyor” ifadelerini kullanıyor.