Bir zamanlar sadece gençlerin ilgisini çeken eğlenceli bir içecek olarak görülen bubble tea, artık milyarlarca dolarlık bir sektöre dönüşmüş durumda. Fortune Business Insights tarafından yayımlanan rapora göre, küresel bubble tea pazarı 2025 yılı sonunda 2,83 milyar dolarlık hacme ulaşacak. Bu büyüme trendi 2032 yılında 4,78 milyar dolar seviyesine kadar çıkacak. Bu çarpıcı gelişmeler, sadece tatlı içecek meraklılarını değil, büyük yatırımcıları da harekete geçirmiş durumda.
Çinli markalar devreye giriyor: Mixue, Guming ve Auntea Jenny
Çin’in en büyük üç bubble tea zinciri – Mixue Group, Guming Holdings ve Auntea Jenny – 2025 yılında Hong Kong borsasında halka arz edilerek toplamda 700 milyon doların üzerinde yatırım topladı. Bu arzlar, Çin’in iç pazarındaki genç tüketici potansiyelini keşfetmek isteyen uluslararası yatırımcıların ilgisini daha da artırdı.
Grow Investment Group baş yatırım sorumlusu William Ma, CNBC’ye verdiği demeçte, bu yatırımlar için “Doğru yer, doğru zaman” değerlendirmesinde bulundu. Ma’ya göre, “Birçok küresel yatırımcı, ABD ile yaşanan ticaret savaşlarından etkilenmeyen, yerel tüketime dayalı sektörlere yönelmek istiyor. Bu nedenle, genç kuşak tüketimi, daha istikrarlı ve daha az kırılgan bir yatırım alanı sunuyor.”
Mixue zirveye oturdu: Starbucks’ı da geçti
Çin merkezli Mixue, agresif yayılma stratejisi sayesinde sektörde lider konuma yükseldi. 2024 yılının sonu itibarıyla dünya genelinde 46 binden fazla mağazası bulunan şirket, bu sayede McDonald’s, Subway ve Starbucks gibi devleri geride bırakarak dünyanın en büyük gıda-içecek zinciri oldu.
Şirketin başarısının arkasında ise oldukça net bir formül bulunuyor: ultra düşük fiyat, yüksek hacim ve franchise modeli. Mixue, mağazalarının çoğunu doğrudan işletmiyor. Bunun yerine franchise ortaklarıyla çalışıyor. Şirket yalnızca malzeme ve ekipman tedariki sağlıyor, geri kalan sorumluluk – kira, işçilik, günlük operasyonlar – ise franchise sahiplerine bırakılıyor.
Hızlı büyümenin bedeli: Kalite riski ve mağaza rekabeti
Bu franchise modeli, hızlı büyümeyi teşvik ederken bazı dezavantajları da beraberinde getiriyor. Özellikle kalite kontrolü, markanın değerini tehdit edebilecek bir zayıf halka haline gelebiliyor. Ayrıca, bazı bölgelerde aynı zincirin şubeleri birbirinin müşterisini çalabiliyor ve bu durum kazancı düşürebiliyor.
William Ma, bu modelin yatırımcılar için cazip olduğunu ancak mağaza sahiplerinin çoğu zaman 18 ila 24 ay arasında geri dönüş süresi beklediğini belirtiyor. Ancak bu süre her zaman garanti değil. Piyasada mağaza kapanış oranının ortalama %20 civarında olduğu ifade ediliyor.
Yurtdışına açılmak: Kolay değil, ama mümkün
Çin merkezli bubble tea markaları için yurt dışına açılmak büyük bir fırsat gibi görünse de, bu alanda başarı garantisi bulunmuyor. CNBC Çin muhabiri Elaine Yu, yurtdışındaki bubble tea pazarlarında “yerel damak tadına hitap etme” konusunda ciddi zorluklar yaşandığını ifade ediyor.
Yu’ya göre, Çinli markalar sadece hızlı büyüme değil, aynı zamanda ölçek ile kârlılığı dengeleyebilme ve bir trend olmanın ötesine geçerek kalıcı marka değeri oluşturma sınavını da geçmek zorundalar.
Kahve sektörü tehdit altında mı?
Çinli bubble tea devlerinin agresif büyümesi, sadece içecek sektöründe değil, doğrudan kahve zincirlerini de etkileyebilir. Özellikle Asya pazarlarında kahveye alternatif olarak tercih edilen bubble tea, Starbucks gibi zincirlerin yeni pazarlarda tutunmasını zorlaştırabilir. Uygun fiyat politikası, franchise sisteminin esnekliği ve genç kuşaklara hitap eden dinamik marka imajı, kahve zincirlerinin dikkatle takip ettiği risk faktörleri arasında yer alıyor.
Sonuç: Sıradaki global içecek imparatoru bubble tea mi?
Tüm bu gelişmeler, bubble tea sektörünün sadece geçici bir trend olmadığını, aksine küresel ölçekte kahve pazarına alternatif bir yapı inşa ettiğini gösteriyor. Eğer Çinli markalar kaliteyi koruyarak uluslararası pazarlarda da başarılı olursa, dünya genelinde bubble tea, tıpkı kahve gibi günlük hayatın vazgeçilmezlerinden biri haline gelebilir.