Londra’daki British Museum, Japon sanatının efsanevi ustası Utagawa Hiroshige‘yi onurlandıran etkileyici bir sergiye ev sahipliği yapıyor. 19. yüzyıl Japonya’sının günlük yaşamına dair anlık kesitleri büyüleyici bir estetikle sunan Hiroshige, yalnızca bir ressam değil, aynı zamanda bir yaşam filozofuydu.
Hiroshige ve Fransız Empresyonizminin Kökleri
Sergi boyunca net bir şekilde görülüyor ki, Fransız empresyonistleri Hiroshige’den derin izler taşıyor. Örneğin, Renoir’ın “The Umbrellas” tablosundaki yağmurun eğlenceli betimlemesi, Hiroshige’nin 1830’larda yarattığı Tarui isimli eserinde ilk kez şekillenmişti. Yine Monet‘nin karlı manzaralarındaki ilham kaynağı da, Hiroshige’nin 1832-34 tarihli Sumida Nehri Üzerinde Kar İzleme triptiği olarak gösteriliyor.
Geçici Anların Hedonist Kutlaması
Hiroshige, insanların günlük hayattaki küçük mutlulukları nasıl kutladıklarını yalın ve samimi bir dille anlatıyor. İster bir yağmur altında açılan şemsiyeler olsun, ister bir tiyatro gezisi veya nehir kıyısında yenen bir akşam yemeği… Sanatçının eserlerinde mutluluğun, hayatın sıradan ama değerli anlarında gizli olduğu anlatılıyor.
Japon Sanatının Kozmik Renk Patlaması
Hiroshige’nin eserleri, adeta bir kozmik renkler festivaline dönüşüyor. Denizin derin safir tonları, gökyüzünün ateş kırmızısı patlamaları, kimonolardaki asidik turuncular ve narin pembe geçişler; sanatçının dünyayı nasıl gördüğüne dair ipuçları veriyor. Nirvana‘yı bir parça Prusya mavisi içinde bulduğu söylenebilir.
Modern Hayatın Habercisi: Pop-up Restoranlar ve Piknikler
Sanatçının çizdiği geçici restoranlar ve açık hava piknikleri, 21. yüzyılın yaşam tarzına şaşırtıcı bir şekilde benziyor. “Enjoying the Evening Cool Along the Shijo Riverbed” eserinde insanlar, kurumuş nehir yatağında kurulan geçici lokantalarda keyifle yemek yerken görülüyor. Bu sahneler, Renoir’ın “Boating Party” tablosunu ya da Manet’nin “Luncheon on the Grass” eserini andırıyor.
Samuraylar ve Edo’nun Sessiz Büyüsü
Hiroshige, Tokugawa şogunluğu döneminin Japonya’sını yansıtırken bile olağanüstü bir incelik sergiliyor. 1830’larda çizdiği samuray geçit töreni triptiğinde, geleneksel bir tören sahnesini neredeyse tamamen kadın figürlerle resmederek alışılmış kalıpları kırıyor.
Batıya İlham: Van Gogh ve Hiroshige
Avrupa’da, Hiroshige’ye en büyük hayranlığı besleyen isim hiç kuşkusuz Van Gogh oldu. Sergide, Van Gogh’un Hiroshige’nin The Plum Garden at Kameido eserinden yaptığı kopyalar da görülebiliyor. Van Gogh’un bu eserlere olan tutkusu, Hiroshige’nin renklerine ve hayata olan neşeli bakışına duyduğu derin özlemle birleşiyor.
Hiroshige’nin Evrensel Etkisi
Serginin son bölümünde, Hiroshige’nin dünya çapında nasıl yankı bulduğu anlatılıyor. Ne var ki bu bölüm, böylesine büyük bir etkiyi hakkıyla anlatmak için oldukça kısa tutulmuş. Aslında, Hiroshige’nin etkisi başlı başına dev bir sergi konusu olabilecek kadar derin ve geniş.
Hiroshige: Geçici Anları Sonsuzlaştıran Usta
Sonuç olarak, Hiroshige, sadece Japon sanatında değil, küresel sanat tarihinde de eşsiz bir yere sahip. Onun sanatı, geçici anları ölümsüzleştirmenin ve sıradan mutlulukları kutlamanın evrensel bir dili haline gelmiş durumda. Hiroshige’nin eserleri, zamansız güzelliğin ve anlık sevinçlerin hafif ama unutulmaz izlerini taşıyor.