Jeff Bezos’un sahibi olduğu uzay turizmi şirketi Blue Origin, bu hafta tamamı kadınlardan oluşan bir ekiple uzaya tarihi bir yolculuk gerçekleştirdi. Aralarında pop yıldızı Katy Perry ve Bezos’un nişanlısı Lauren Sánchez gibi isimlerin de bulunduğu bu yolculuk, “feminizmin zaferi” olarak sunuldu. Ancak birçok kişi için bu uçuş, kadın temsilinin içinin ne denli boşaltıldığını gözler önüne seren bir gösteriye dönüştü.
Feminizm Değil, Gösterişli Bir Gölgede Temsiliyet
Blue Origin’in bu uçuşu, kadınlara ait ilerici bir temsilden çok, “süslenmiş yüzeysel bir vitrin” havası taşıyordu. Sánchez’in organize ettiği bu uçuşta, katılımcıların neredeyse tamamı erkek gücüne bağlı statülerle ön plana çıkan isimlerdi. Örneğin, Sánchez uzaya kendi şirketiyle değil, nişanlısının servetiyle gönderilmişti. Bu da feminizm adına atılmış bir adım olmaktan ziyade, kadınların başarıya ulaşmak için hâlâ erkeklere bağımlı kaldığı bir düzenin temsiliydi.
Kadınlar ve Kozmetik: Mesaj Ne Kadar Derin?
Uçuşun medyada ve röportajlarda nasıl tanıtıldığı da bu yüzeyselliği pekiştirdi. Makyaj, saç stilleri ve “kozmetik hazırlıklar”, bu uçuşun ana gündemlerinden biri haline geldi. Katy Perry, “Uzaya glam taşıyacağız. Astronot kelimesine ‘ass’ ekliyoruz!” diyerek deneyimi neredeyse bir moda şovuna dönüştürdü. Lauren Sánchez ise “Kim uçuştan önce saçını yaptırmaz ki?” diyerek, kadınların uzaya çıkarken bile önceliğinin estetik olduğunu ima etti.
Uzay, insanlık tarihinin en büyük bilinmezlerinden biri. Bilimin, keşfin ve varoluşsal sorgulamanın sınırlarında bir alan. Ancak bu uçuş, uzayı Instagram’a poz verme mekanı haline getirdi. Uzaydan dönen kadınların verdiği mesajlar, bilimsel keşif yerine kaş kaldırma teknikleriyle doluydu.
Bilim Kadınları Arka Planda Kaldı
Uçuşun tek istisnaları ise eski NASA çalışanı Amanda Nguyen ve havacılık mühendisi Aisha Bowe gibi isimlerdi. Bu kadınlar gerçekten bilimsel bilgi ve kariyerleriyle bu misyona katılmaya hak kazanmıştı. Ancak medya tarafından parlatılanlar onlar değil, kozmetik sunumuyla ön plana çıkan figürlerdi.
Bu durum, kadınların STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) alanındaki yerini güçlendirmek yerine, onları birer dekoratif unsur olarak sunmak anlamına geliyor. Üstelik Trump yönetiminin, NASA’daki kapsayıcılık politikalarını kaldırarak çeşitliliğe vurduğu darbeye rağmen yapılan bu uçuşun “kadın gücü” olarak pazarlanması, samimiyetten oldukça uzak bir hamle olarak algılandı.
Feminizmin Bu Muydu?
Bir zamanlar feminizm, kadınların kendi yollarını çizmesi, kendi isimleriyle, emeğiyle yükselmesi demekti. Bugünse feminizm adına yapılan bazı gösteriler, kadınlığın kapitalizmle pazarlanan bir simgeye dönüşmesine hizmet ediyor. Makyaj, estetik ve magazin – ne yazık ki “kadın temsili” denince akla gelen ilk imgeler haline geliyor.
Eğer kadınlar ancak erkeklerin sahip olduğu araçlarla, onların sermayeleriyle, onların “onaylarıyla” yükselebiliyorsa – bu ne kadar ilerici bir temsil olabilir?
Kaynak: The Guardian